Pazardaki o görüntüye üzülememişler!

Gazetemize ulaşan bir görüntüyü, okurlarla paylaştık dün… “İzmit’teki pazarda üzen görüntü” başlığı ile haberleştirdik… Yayımladığımız videoda, İzmit Doğu...

Gazetemize ulaşan bir görüntüyü, okurlarla paylaştık dün…

“İzmit’teki pazarda üzen görüntü” başlığı ile haberleştirdik…

Yayımladığımız videoda, İzmit Doğu Kışla’da kurulan cumartesi pazarında, esnafın bir kenara attığı çürük çarık soğanları bir kadının karıştırarak, içinden sağlam soğan bulmaya çalıştığı görülüyordu…

Biri çıkıp da bu kadına yardım etmeye çalıştı mı, çalışmadı mı bilmiyoruz…

Kadının kim olduğunu bilmiyoruz…

Olaya şahit olsaydık, görüntü almak yerine, kadının kimliğini öğrenir, yetkili kurumlara bildirir, kendisine yardım ulaşmasını sağlardık, bundan şüpheniz olmasın…

Yani insanlara malumun ilanını vermekten daha evla olurdu.

Lakin video, WhatsApp üzerinden gönderilmişti gazetemize…

Videoyu gönderen vatandaş, kaydın yayınlanmasını istemişti…

Kadına yardım ulaştırılabileceğini düşünmüştü…

Açıkçası bu görüntüyü okurla paylaşıp, paylaşmama arasında kaldık bir süre…

Çünkü, daha önce pek çok kez bu tür görüntüler üzerinden, gazeteciler, gazeteler günah keçisi ilan edilmişti…

Ülkedeki ekonomik sıkıntılar her eve nüfus etmemiş gibi, her şey güllük gülistanlıkmış gibi sanki çöpten, pazar artıklarından yiyecek bir şeyler ayıklamaya çalışan insanlar yokmuş gibi asılsız çıkan kimi görüntüler üzerinden, tartışmalar gerçek gündeminden saptırılarak “Yalancı”lığa evirilmişti…

Bu tarz haberleri yapan gazetecilerin hatası, çöpten bir şeyler toplayan bir vatandaşın görüntüsü geldiğinde onun yüzünü açık bir şekilde verebilmesiydi…

Rencide etmekten çekinmemesiydi…

Görüntüyü bizzat çeken gazeteci ise işin gerçeğini araştırmamasıydı…

Lakin, bu hatalar, yanlışlar, bugün ülkemizde çöpteki, pazar artıklarındaki yiyeceklere ihtiyaç duyan vatandaşların var olduğu gerçeğini değiştirmiyordu…

İhtiyacı olmadığı halde, pazar artıklarını karıştıran 3-5 vatandaş, bu artıklara muhtaç kalanların var olduğu gerçeğini maalesef değiştirmiyordu…

Kadının yüzü görünmediği için belki bir şekilde yetkililerce bulunur, yardım edilir düşüncesini de barındırarak yayımladık videoyu…

Derken beklediğim oldu!

Hali vakti yerinde olanların da pazar artıklarını karıştırabildiğini belirtip, bizleri suçlayan yorumlar akmaya başladı haberimize…

İşte bu yorumlar üzerine yazma gereği duydum bu makaleyi…

***

“Bakın kafeler dolu, insanlar bir kahveye 60-70 lira veriyor” diyorlar…

“Bakın ne kadar çok araç var, park edecek yer bulunmuyor” diyorlar…

“Telefonunu çıkar” diyorlar…

“Ayağını yorganına göre uzat” diyorlar…

Ama yüksek kira bedellerinin fiyatlara yansımasıyla kafelerde fiyatların uçmasını sorgulamıyorlar…

Avrupa’da yarıdan daha ucuza temin edilebilecek telefonların Türkiye’de neden bu denli pahalı olduğunu sorgulamıyorlar…

Otomobil fiyatlarının ÖTV ile iki katına çıkarılıp, Avrupa’da çöpe atılan araçların, Türkiye’de hala yüksek fiyatlarda satılır olmasını sorgulamıyor, “Bizler neden hala onlarca yıllık araçlara sahibiz” demiyorlar…

Çünkü bunları lüks görüyorlar…

Tatile gitmeyi lüks görüyorlar…

Hep yorgana uyum sağlamaya çabalıyorlar…

Tamam hadi sizin dediğiniz gibi olsun; gençlerin kafelerde oturması, insanların külüstür de olsa otomobil sahibi olabilmesi, iyi bir cep telefonu kullanabilmesi, tatile gitmesi lüks olsun…

Türkiye’deki vatandaş, sadece yesin, içsin, fatura ödesin, uyusun, uyansın her gün aynı şekilde yaşasın, tamam!

Peki, diğerleri..?

Yeme içme, barınma ihtiyacını dahi karşılayamayan vatandaşlar..?

Onlar yok mu bu ülkede, sayıları az mı?

7 bin 500 lira emekli maaşı reva görülen emekli, ayağını hangi yorgana göre uzatacak?

Sağlık durumu çalışmasına müsaade etmiyorsa ne yapacak?

Ne yiyecek, ne içecek?

Kirada oturmuyorsa, 1 haftada bitebilecek bu parayla ayı nasıl geçirecek?

Evi yoksa zaten yandı…

Ya da ölen eşinden kalan maaş dışında bir geliri olmayan vatandaşı düşünün, o vatandaş 5 bin lira ile nasıl ömür tüketecek?

Çay simit hesabının bile 4 kişilik bir ailede en düşük emekli maaşını geçtiği ülkemizde, asgari ücret alan bir vatandaşın sefalet içinde olmadığına inanıyor musunuz gerçekten?

***

Demek ki inanıyorlar…

Bu ülkede gerçekten sefalet yok sanıyorlar ya da tuzları kuru olduğu için bu tür görüntülerin varlığını inkar etmek işlerine geliyor…

Bilemiyorum…

Bu ülkede hiçbir insanın sefalet içinde olmadığını iddia etseniz de, bu tarz yiyecek toplayan insanların hali vakti yerinde olan aç gözlü insanlar olduğunu öne sürseniz de Türkiye’de 5 bin liraya, 7 bin 500 liraya yaşamak zorunda bırakılan insanlar olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz…

Bu ülkede çocuğuna pantolon alamadığı için canına kıyan babayı, çocuklarını ısıtamadığı için yaşamına son veren anneyi, ev kirasına gelen zam nedeniyle mektup yazıp intihar girişiminde bulunan kadını, her birimizin mutlaka şahit olduğu çöpleri karıştıran insanların varlığını inkar edemezsiniz…

Pazardaki atıkları karıştıran kimi vatandaşların sizin iddianıza göre hali vakti yerinde insanlar olması, o atıkları gerçekten ihtiyacı olduğu için karıştıran daha çok insanın var olduğu gerçeğini maalesef değiştirmiyor…

İşte bu yüzden bu görüntü, sanmıyorum ama sizin iddia ettiğiniz gibi bile çıksa bir kuru ekmeğe muhtaç olan vatandaşlarımızın gıyabında “üzen” bir görüntü!




İLGİLİ HABER İÇİN TIKLAYIN

Pazarda üzen görüntü
SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları