AKP VE CHP NASIL BİR ARAYA GELDİ?

6 Şubat’ta yaşanan büyük felaketin ardından 12 Mart günü “Ayrı gayrı yok! Bekliyoruz” başlığıyla bir yazı kaleme aldım. O yazının önemli kısmını buraya...

6 Şubat’ta yaşanan büyük felaketin ardından

12 Mart günü “Ayrı gayrı yok! Bekliyoruz” başlığıyla bir yazı kaleme aldım.

O yazının önemli kısmını buraya alıntılayıp, sonra yaşanan olayları sizlere aktaracağım.

Lütfen sabırla çok dikkatli okuyun, çünkü bunu uzun uzun anlatmam gerek!

****

14 Mart günü şöyle demişiz:

*

“Herkes deprem bölgesi için bir şeyler yaptı, yapıyor.

Ama yetmez!

Daha fazlasını yapmalı.

‘Ben şu kadar verdim, şöyle yardımlarda bulundum’ demek yetmez!

Orasını bir ölü evi gibi hayal edin.

Bir evden bir cenaze çıktığında eş, dost, akraba, konu komşu acımızı paylaşmak için yanımızda olur.

Ama en nihayetinde acı senin acındır. Bir süre sonra herkes evine gider ve sen o acıyla baş başa kalırsın.

Çaresizce durumu kabullenmeye çalışır, Allahtan sabır dilersin.

Fakat büyük felaketi yaşayan insanlarımız için aynı şeyi düşünemeyiz.

Kaybettikleri yakınlarının ardından yas tutma lüksü bile olmayan kardeşlerimizi acılarıyla baş başa bırakamayız.

Ne gerekiyorsa yaptık, diyerek ellerimizi üzerlerinden çekip keyfimize bakamayız.

Kocaeli gerek deprem yaşamış bir kent gerekse dünya çapında büyük işletmelere ev sahipliği yapan bir şehir olarak diğer şehirlerden daha fazlasını yapmalı.

O güç, o potansiyel, o dayanışma ruhu bizde var!

Sadece bu mu?

Gerektiğinde bütün farklılıklarımızı bir kenara bırakabildiğimizi tüm Türkiye’ye göstermeliyiz.

Biz kısa süre içerisinde şehrin kadınları olarak bunu başardık.

Daha önce aynı masada oturmamış, bir çay bile içmemiş, değişik mecralarda yer almış kadınlar olarak bir araya gelmeyi başardık.

Normal zamanda yollarımızın kesişmesi belki de imkansız olan kadınlar olarak acının merkezinde buluştuk.

Depremzedeler için biz ne yapabilirizi düşündük.

Yaklaşık on günlük çalışmayla kısa sürede bir platform kurduk.

“Üreten ve Yöneten Kadınlar” adını verdiğimiz bu platform ile Kocaeli Valiliğinin kapısını çaldık.

Bize valilik güvencesiyle bir hesap numarası açılmasını istedik.

İlk başta yadırgadılar.

Öyle ya; biz ne derneğiz ne mükellefiz…

Valilik derdimizi anlayınca hızlıca bir bağış kampanyası tertipledik.

O kampanya tam da hayal ettiğimiz gibi şehrin her tarafına yayıldı.

14 Mart Salı akşamı Kocaeli Kongre Merkezinde tek yürek olacağımız kampanya için oldukça heyecanlıyız.

Valilik güvencesiyle bize verilen banka hesap numarasına küçük büyük demeden bağışlarınızı bekliyoruz.

Toplanan yekün ile deprem bölgesinde, depremde uzuvlarını kaybeden engelli vatandaşlarımız için bir sağlık merkezi açma hedefimiz var.

Destek olun, omuz verin, el verin, gönül verin.

Davet beklemeyin, dolu dolu hazırladığımız programımıza hepiniz gelin…!”

------------

İşte o kampanyamız duyarlı insanlar sayesinde hedefine ulaştı.

Biz, dün (Perşembe) kampanyaya destek veren bağışçılarımızla birlikte

Antakya’daki Mustafa Kemal Üniversitesi alanı içerisinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa konumlandırdığımız rehabilitasyon merkezinin açılışını yaptık.

O kadar gururluyuz, o kadar rahatız ki, ortaya çıkan işi görmeyip, öküz altında buzağı arayanlara, dayanışma ruhunu sulandırıp buradan menfaat devşirmeye çalışanlara sadece acıyarak bakıyoruz.

Ama onları da anlıyorum.

Hakikaten imkansızı başardık.

Bu kentte gerektiği zaman tüm düşmanlıkları, tüm zıtlıkları bir kenara bırakıp memleket için kenetlenebileceğimizi cümle aleme gösterdik.

Haliyle rahatsız olanlar oldu, olacaktır.

Varsınlar rahatsız olsunlar!

Biz dün Hatay’a vardığımızda yerle bir olan koca şehrin içinde nefes almaya çalışan insanların gözündeki o acıyı gördük ya;

Onların bize tekrar tekrar teşekkür etmesini, dua okumasını duyduk ya;

Rehabilitasyon Merkezimizin üstünde “KOCAELİ KADINLARI” adını gördük ya;

Gerisi hiç önemli değil.

***

Bir söz vardır; “Yanlış anlamak için tetikte bekleyene, asla doğruyu anlatamazsın” diye…

İşte o hesap!

Amacım o tetikte bekleyenlere doğrusunu anlatmak değil!

Amacım, bu şehirde istenildiği zaman, lüzum üzerine nasıl birlik ve beraberlik içinde olunabildiğini halkımıza anlatmak.

Evet, dün Hatay’da depremde uzuvlarını kaybeden, sakat kalan vatandaşlarımızın tedavi edilmesi amacıyla;

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği içinde inşa edip donattığımız merkezin açılışında bu kentte kolay kolay yan yana göremeyeceğiniz insanlar vardı.

Kimler mi?

KBB Başkanı Tahir Büyükakın ve eşi Figen Büyükakın

AKP İl Başkanı Şahin Talus

CHP İl Başkanı Bülent Sarı

CHP Kocaeli Milletvekili Nail Çiler

CHP Kocaeli Milletvekili Harun Özgür Yıldızlı

Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer

Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt

KBB Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık ve eşi Nezahat Aydınlık

AKP MKYK Üyesi Serpil Yılmaz

Bunların yanı sıra bağış yapan OSB Başkanları, Bahattin Ertuğ, Mehmet Başol,

KOTO Meclis Başkanı Hüseyin Gezer,

İş insanları ve bizim içerisinde her renkten insanı barındıran platformun kadınları vardı.

Ömrümüz boyunca unutamayacağımız hatıralardan biri olarak kalacak olan yolculuğumuzun güzelliğini kelimelerle ifade edemem.

O yolculukta kimliklerin bir önemi yoktu!

Hiyerarşinin bir önemi yoktu!

İktidarın, muhalefetin keskin köşeleri yoktu!

Tek ortak paydamız “İnsanlıktı”

Kah güldük, kah hüzünlendik, kah daha ne yapabilirizi düşündük.

***

Peki, neden sadece siyasetten bu isimler vardı diye aklınıza gelebilir, onu da açıklayayım.

Biz kampanyayı başlattığımızda ayrım yapmaksızın herkesi davet ettik.

Az önce yukarıdaki yazımda da okudunuz.

Platformdaki arkadaşlarımız ellerinde telefon, gece gündüz kendi çevresinde kim varsa aradı, davette bulundular.

Basın aracılığıyla da duyurumuzu sürdürdük.

Kimi ciddiye almadı, kimi ciddiye almasa da bizim hatırımıza kalktı geldi bağış yaptı, kimisi de oluşumu çok anlamlı bulup destek oldu.

Kısacası ismi geçen siyasilerin hepsi kendi ceplerinden kendi adına bağış yaptığı için oraya davet edildi.

Bağış yapmayan, kampanyaya katılmayan tek bir siyasetçi oraya davet edilmedi, edilemezdi!

Bağış yaptığı halde Hatay’a gelemeyen siyasetçi, iş insanı bağışçılarımız da vardı.

Mazeret bildirdiler, katılamadılar, ama gönülleri bizimleydi.

*** Aslında ortaya çıkan eser tamamen kadınların gücüydü.

Hep söyledim yine söyleyeyim:

Bu memlekette yaşayan nüfusun yarıdan fazlası kadınlardan oluşuyor.

Fakat ona rağmen temsilde adaleti sağlayabilmiş değiliz.

Kadını, çocukları, aileyi ilgilendiren yasalar çoğunlukla erkekler tarafından düzenlenmeye devam ediyor.

Ne hikmetse bu konuda baştan bir kabulleniş var toplumumuzda.

Bunda biz kadınların eksiği olduğu aşikar.

Ataerkil bir toplumuz deyip, işin içinden sıyrılıyoruz.

Bizi kimlerin yöneteceğine karar verirken dahi hala daha erkeklerin icazetine bakan kadın sayısı çok fazla.

Belki bunların tamamını düzeltmeye gücümüz yetmez ama gerektiği yerde gerektiği zamanda kadınların neler başaracağını bu topluma gösterebiliriz.

Ve bu kollektif çalışmayla mümkün olur.

***

İşte bu bilinçle yola çıkan kentin Üreten ve Yöneten Kadınları olarak şehrimizi yönetenlerin kapısını çaldık.

İstedik ki bu hikayenin başında kadın bir yönetici olsun.

Platform Başkanımız Sevim Pekyörür platform kurulmadan önce kafasındaki güzel düşünceleri İzmit Belediye Başkanı Fatma Hanım ile paylaşmak, yol yürümek istedi.

Fakat kapılar açılmadı, o odaya girilemedi.

Platform kurulunca hiç olmazsa aramıza bir temsilci verin denildi ancak ona da yanaşan çıkmadı.

Hal böyle olunca bir kermes yapma düşüncesi içerisinde kadınlara yer tahsis etmesi için Sevim arkadaşımız KBB Başkanı Tahir Beye gitti.

Yaptıkları görüşmenin sonunda kermes yerine çok daha büyük bir iş, yani bağış kampanyası önerisi sunuldu.

Büyükşehir belediyesi yer ve teknik destek konusunda kadınların yanında olacağını temin edince yola koyulduk.

Gerisi bizdeydi…

***

Kimlerin bağış için davet edileceği, kampanyanın akışı tamamen bizim kontrolümüzdeydi.

14 Mart akşamı Kocaeli Kongre Merkezinde kampanyamızı başlattık.

Kampanya akşamı ön sırada oturan protokol üyelerinin tamamı bağışçı sıfatıyla oradaydı.

O akşam salonda bulunan (siyasi) karma yapı, dün açılışta bulunan yapıyla aynıydı.

Nedense kampanya akşamı o fotoğraf kimsenin dikkatini çekmezken açılış günü hayli dikkatleri çekti.

Bundan şikayetçi falan da değiliz.

Yaptığımız işin ne denli önemli ve büyük olduğunu görmüş oldular.

Gerektiğinde siyasetin bir adım dışarıda bırakılabileceğini, insanlık için bir araya gelinebileceğini herkese göstermiş olduk.

***

Perşembe günü Hatay’da rehabilitasyon merkezinin açılışını yaparken keşke izleme şansları olsaydı.

Hatay Valisinin, Rektörün, Başhekimin, Hatay (CHP) Büyükşehir Belediye Başkan Vekilinin konuşmalarını dinleyebilselerdi.

Program bitiminde CHP Hatay Milletvekilinin ev sahipliğinde yemeğimizi yediğimizi görebilselerdi eminim onlar da duygulanırdı.

Çok kaliteli bir organizasyon oldu.

Amacımız fizik tedavi merkezi yapmaktı, yaptık.

Ama tek başımıza başaramazdık.

Tahir Büyükakın’ın desteğiyle Büyükşehir Belediyesi yapımını üstlenmeseydi bizim gücümüz buna yetmezdi.

Bina yapmak büyükşehir için zor değildi, zaten deprem bölgesine yapacağını yapmıştı, bizim için bir daha yaptı.

Önemli olan o binanın işlevsel olmasıydı. İçindeki tıbbi cihazların ve envanterlerin eksiksiz alınmasıydı.

İşte o kısmı da bağışçılarımız sayesinde biz tamamladık.

Perşembe günü de bağışçılarımızın verdikleri paranın nasıl hayırlı yere gittiğini görmeleri maksadıyla onları Hatay’a davet ettik.

***

Ortaya çok güzel bir iş çıktı.

İş çıkmasının yanı sıra güzel bir dayanışma ruhunu ateşledik.

Bu platform işe çok yukarıdan başladı, bundan sonra daha iyilerini yapmalı.

Yapacağız da…

Sanırım kendimizi ispatladık, sanırım bize inanıp destek verenleri mahçup etmedik.

Saatlerce süren yolculuğun sonunda herkesin pili bittiği halde bağışçılarımızın dilince aynı cümle vardı:

“Geldiğimize değdi. Bundan sonra ne proje yaparsanız yapın yanınızda olmaya devam edeceğiz. Bu topluluk bu birliktelik sürmeli” dediler.

***

Bunları duyduktan sonra gerisi vız gelir tırıs gider.

Ben platform üyesi arkadaşlarım ve kendi adıma tekrar tekrar teşekkürü bir borç bilirim.

Hepsinden bin kere Allah razı olsun.

İyiki bize inandınız, iyiki yanımızda oldunuz, iyiki varsınız, hep var olasınız…

O bölgede yaşayanların bize daha çok ihtiyaçları var!

Neden bir başka projede daha buluşmayalım?

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları