Durhasan, durulacak gibi değil!
Türkiye, malumunuz derin bir ekonomik krizle boğuşuyor. Hemen hemen her gün zam haberlerine uyanıyoruz… Açıkçası işler yolunda gitmiyor… Umutlanacak bir emare...
Türkiye, malumunuz derin bir ekonomik krizle boğuşuyor.
Hemen hemen her gün zam haberlerine uyanıyoruz…
Açıkçası işler yolunda gitmiyor…
Umutlanacak bir emare yok, aksine akaryakıta, doğalgaza, dolayısı ile de tüm ürünlere gelen zamlarla bir meçhule doğru sürükleniyoruz…
Elbette ki küresel kriz, Türkiye’yi de etkiledi ancak ülkemizdeki krizin eşi benzeri, hiçbir Avrupa ülkesinde mevcut değil…
Alım gücümüz gün gün düşüyor…
TL, döviz karşısında her saat güç kaybediyor…
Üretim ekonomisinden tüketim ekonomisine geçişin sancıları bunlar…
Ekonomide sağlam adımlar atmak yerine, siyaseten popülist politikalar yürütmenin, günü kurtarmanın yansımaları bunlar…
Düne kadar, tarım ve hayvancılık ülkesi olarak anılırken ve bundan yüksünürken bugün onu bile arar olduk; ithal et, ithal ürünlerle, dünyanın pazar yerine döndük…
Özelleştirmelerle, kapatılan fabrikalarla üretimden uzaklaştık…
Ve bugün dışa bağımlı ekonomimiz, dövize esir durumda…
Yani işin rengi vatandaşın sokak röportajlarında, “Sanki dolarla mı maaş alıyoruz, dolardan bana ne?” demesi gibi değil!
“Akaryakıt zammını aracı olanlar düşünsün” de değiş işin rengi…
Çünkü döviz artınca, tüm ithal ürünlerin fiyatları nasıl artıyorsa, akaryakıt zamlanınca da toplu ulaşım fiyatları artıyor, ticari taksi fiyatları artıyor, her şeyden önemlisi ise köylerden, tarım alanlarından taşınan ürünlerin nakliye masrafları artıyor ve bu ürünlere zam olarak yansıyor…
Ve akaryakıta gelen zamdan en fazla etkilenen çiftçi ve köylüler oluyor…
Tıpkı İzmit’in tarımla ünlenen köylerinden Durhasan’da olduğu gibi…
***
Durhasan köyü, bir süredir elektrik arızaları ile gündemde…
Elektrik kabloları ve gerilim hatları eski olduğu için neredeyse her gün elektrikleri kesilen Durhasan köyü sakinleri, bozulan elektronik eşyalarını tutanak altına almış ancak Sakarya Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (SEDAŞ), “Bizim hatamız değil” diyerek konuyu geçiştirmiş…
Vatandaşın sorunlarını yerinde dinlemek için köye giden CHP Kocaeli Milletvekili Harun Yıldızlı’ya konuyu bu şekilde aktarmış köylüler…
Bir fırın, buz dolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, televizyon ve benzeri elektronik eşyaları tamir ettirmek, satın almak öyle kolay iş değil bu devirde…
Her biri ateş pahası…
SEDAŞ, anlatılana göre konuyu geçiştirmiş, sorumluluğu üzerinden atmış…
Lakin ortada hemen hemen her gün gerçekleşen elektrik kesintileri ve bundan sebep bozulan eşyalar varken SEDAŞ’ın üzerinden attığı sorumluluğu kim yüklenecek?
Bu kentin elektrik dağıtım işini üstlenen firma SEDAŞ, “Bizim hatamız değil” diyerek, çıkabilir mi işin içinden?
Bu kadar basit mi yani?
Burası muz cumhuriyeti değil, sorumlu kimse bedelini ödemeli…
***
Evet, dedim ya akaryakıta gelen zamlardan sonra sıkıntı yaşayan köylerden biri de Durhasan diye…
Elektrik kesintisinden kaynaklı sıkıntılarını dinlemek için köye giden Harun Yıldızlı’ya, bu konudaki sıkıntılarını da aktarmışlar…
Durhasan, tarımla anılan bir köy lakin en yakın Toprak Mahsulleri Ofisi deposunun, Derince’de olması, akaryakıtın fiyatındaki artış nedeniyle büyük sıkıntılar yaşamasına neden olmuş köylülerin…
Çünkü köylüler ürettikleri buğdayları Derince’deki TMO deposuna taşımaya kalktığında nakliye masrafı, ürün bedeli kadar tutuyor.
TMO, buğdayı köylüden 9 liraya alırken, tüccarlar 5 lira bedel biçiyor. Buğdayı nakliye masrafı nedeniyle Derince’deki TMO’ya taşıyamayan Durhasan köylüleri, mecburen 5 liradan tüccarlara satmak zorunda kalıyor…
Köylüler, bölgeye Toprak Mahsulleri Ofisi deposu açılmasını istiyor aksi halde Durhasan köyü ve çevresinde, tarımın tamamen biteceğini aktarıyor…
Emeğinin karşılığını alamayan köylü, neden devam ettirsin ki ekip biçmeye, sonuna kadar haklı…
Ülkedeki ekonomik krizin sebeplerine, Durhasan’da yaşanan mağduriyet yalnızca bir örnek, pek çok köyde benzer durum söz konusu. Hal böyle olunca da tarım ürünlerinde dahi dışa bağımlı hale geliyoruz ya da ülkemizde üretilen ürünleri, nakliye masrafı nedeniyle pahalıya satın almak durumunda kalıyoruz. Burada kazanan yalnızca aracılar, kaybeden ise tüketici, köylü ve çiftçi oluyor…
Durhasan köyünün talebi, aciliyetle yerine getirilmeli ve çiftçiyi, köylüyü tarıma teşvik edecek benzer hamleler yapılmalı, aksi takdirde enflasyonu mutfağımızdan def etmemiz, köyden kente göçü durdurmamız, tarımı sürdürebilir kılmamız imkansızlaşır…
***
Durhasan köyü sakinlerinin Harun Yıldızlı’ya aktardığı sıkıntılar, bununla da bitmiyor…
Köyde ciddi bir altyapı ve üstyapı sorunu olduğu, pis suların derelere aktığı söyleniyor…
Anlayacağınız, Durhasan gibi gözde bir köy, yaşanabilir olmaktan çıkmaya başlamış…
Durhasan’ın bu haliyle durulacak gibi değil!
Adını dahi duymadığımız köyleri düşünemiyorum bile…
Gelin milletin efendisi olan köylüyü tarımdan, köyünden soğutmayın, buna müsaade etmeyin…
Köydeki tarımsal üretimin durmasını değil, artmasını sağlayacak adımlar atın…
Bölgede tarımın daha da canlanması için TMO deposunu kurun…
Elektrik arızalarının sona ermesi için gerekli çalışmanın yapılmasını, kesintilerden kaynaklı eşyaların arızalanmasıyla çıkan masrafın karşılanmasını sağlayın…
Altyapı ve üstyapıdaki sıkıntıları hızla çözün…
Milletin efendisi olan köylüye sahip çıkın…
Sahip çıkın ki ekonominin can damarlarından biri olan tarım tamamen son bulmasın ve tekrar canlansın…