Ohhh!
Türkiye, çok büyük bir ekonomik kriz yaşarken üstüne asrın felaketi denebilecek bir deprem meydana gelmişken, on binlerce canımız yitip gitmişken; 14 Mayıs ve...
Türkiye, çok büyük bir ekonomik kriz yaşarken üstüne asrın felaketi denebilecek bir deprem meydana gelmişken, on binlerce canımız yitip gitmişken; 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri gerçekleştirildi…
Normalde iktidarda kim olursa olsun böylesi bir ekonomik kriz sonrası, böylesi bir felaket sonrası değil sandıktan birinci çıkmak, barajı dahi aşamazdı…
Fakat AKP imkansızı başardı; oyları erise de Cumhur ittifakı ile birlikte parlamento üstünlüğünü korudu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmayı bildi…
Elbette ki adil bir yarış izlemedik ama bunun arkasına da sığınmamak gerek…
Vatandaşın, böylesi bir krize rağmen mevcut iktidar ile neden devam etmek durumunda kaldığını irdelemek gerek…
Muhalefetin, kendini silkelemesi, iktidara neden alternatif
olamadığını anlaması gerek.
Depremzedelere laf edenlerin, iktidarı desteklemeye kalkan herkesi
cahil olarak niteleyenlerin, kullandıkları bu dilin kaybettirdiğini
görmesi gerek…
Gerçi artık görse ne görmese ne…
Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti…
Bu saatten sonra insanlar, siyaseti konuşmak dahi istemiyor.
5 yıl boyunca gündemlerine siyaseti sokmak dahi istemiyor.
***
Evet, AKP iktidarı, ekonomisini enkaz haline getirdiği ülke
yönetimini muhalefete bırakmadı…
Evet, iktidarda kalmak için elinden geleni yaptı, bunun için her
yolu mübah saydı…
Evet, rakipleriyle ilgili yaftalama üstüne yaftalama yaptı…
Evet, ekonominin konuşulmasını engellemek için var gücüyle çalıştı
ve başarılı da oldu…
Peki şimdi ne olacak?
Olanlar olmaya başladı aslında…
Döviz tam da beklendiği gibi hızla tırmanışa geçti…
Asgari ücret daha vatandaşın cebine girmeden bir günde 35 dolar
buharlaşıp gitti…
Ekonomisi dışa bağımlı bir ülkede, dolardaki artış, fark ettirmeden
tükettiğimiz ürünlere yansıyacak…
Asgari ücrete yapılan zam yine rakamsal olarak kalacak, alım gücü
gerileyecek.
Bunu daha yolun başında görmeye başladık…
Önlerinde 5 yıl var ve bu süreçte ekonomiyi düzeltecekler mi, yoksa
daha beter bir hale mi getirecekler bilemeyiz…
Başarılı olmaları, ekonomiyi düzeltmeleri için temennide
bulunmaktan başka çare yok…
Yüzde 52’ye sitem etmenin, “Bunu siz istediniz” demenin hiçbir
manası yok…
Ama gelin görün ki gerek sosyal medyada gerekse siyasi sohbetlerde,
eski Bakan Süleyman Soylu’ya özenip, “Oh” çeken çekene…
“Ağlamayın, böyle olmasını siz istediniz, şükür edin” diyen
diyene.
Allah aşkına çocuklaşmayın!
Onlar ağlamıyor!
Onlar, asgari ücrete yapılan zam nedeniyle seviniyor…
Onlar, ekonomideki gidişatı göre göre, bile bile oy verdi Erdoğan’a
da partisine de…
Ağlıyorsa oy vermeyenler, bu gidişatı hesaba katanlar, yüzde 48
ağlıyor…
Ağlıyorsa “Geçinemiyorum” diyerek, sandıkta Erdoğan’ın rakibine oy
verenler ağlıyor…
Seçim günü lüks otomobilleriyle konvoy yapıp, zafer kutlayanların
arasından geçen ve Rabia işareti yapan kağıt toplayıcılarının
ağladığı yok!
“Soğan için vatan satılmaz” diyenlerin ağladığı yok!
Senin desteklediğin partiyi, hatta seni hain görenin ağladığı falan
yok!
TOGG’u görüp gururlanan, sırf bunun için dahi oy veren, lakin
yatağa tok giremeyen, o otomobili ömrü hayatı boyunca alamayacak
olanın ağladığı falan yok!
O hala bıraktığınız yerde…
Yarın seçim olsun yine sonuna kadar Erdoğan diyecek!
Hala savunuyorlar, hala kararlarının arkasındalar; o halde ağlayan
kim?
Siz kime “OHH” çekiyorsunuz?
Daha kimlerin ‘ohh’ çektiğinin farkında olmayanlardan gel de başarı
bekle!
Hep dedim yine diyorum;
Bu ülkede berbat bir iktidarın yanında, kalitesiz bir muhalefet
var!
Ve bu denklemin sonucu 20 yıldır değişmiyor!
Değişimi ret edip, ‘DEĞİŞECEĞİZ’ masallarıyla koltuklara yapışanlar
var oldukça değişecek gibi de gözükmüyor!