KALDIK BAŞ BAŞA…!
Asgari ücrete zam gelince kaşıkla verileni kepçe ile almak için yarışa girenler, bu kez seçim biter bitmez verilmeyeni kepçelemeye başladı… Geçen yıl 30...
Asgari ücrete zam gelince kaşıkla verileni kepçe ile almak için yarışa girenler, bu kez seçim biter bitmez verilmeyeni kepçelemeye başladı…
Geçen yıl 30 liraya dayanan akaryakıt, seçim sürecine kadar 18-19 liraya kadar gerilemişti…
Bu durum, akaryakıtta fiyatların daha da gerileyeceği umudunu doğurdu ama gelin görün ki seçim biter bitmez akaryakıtta da zamlar üst üste gelmeye başladı.
Akaryakıtla kalsa iyi, ekmeğin Kocaeli’de 7 buçuk, İstanbul’da 10 lira olması talep ediliyor.
Muhtemelen de olacak…
***
Derken, çaydan haber geliyor ve alın size yüzde 43 zam…!
Bundan böyle tavşankanı çay içmek yok artık, basacaksınız suyu, paşa paşa içeceksiniz ‘paşa’ çayını!
Bitti mi, hayır bitmedi!
Daha sırada zararlı da olsa tüketimi yaygın olan kola ve benzeri gazlı içecekler var.
Derken, bir zam haberi de oradan geliyor!
Gerçi kolada fiyat büfede başka, markette başka, zincir marketlerde başka…
Ardını arayıp soran yok nasıl olsa!
Açıkçası neye ne kadar zam geliyor takip etmek de güç artık.
Giriyoruz bir markete, fişine bile bakmadan parayı ödeyip çıkıyoruz.
Bir gün sonra, bir hafta sonra fiyatlarda bir yükseliş var mı, yok mu bilmiyoruz…
Hükümetin yaptığı zamların yanı sıra bazen market sahipleri de onun üzerine ekleme yapıyor.
Kısacası her yerden darbe yiyoruz.
Şimdi de yükselen döviz kuru ile karşı karşıyayız.
Seçim sürecinde yükselmesin diye sıkıldıkça sıkılan döviz, seçim biter bitmez patladı…
Buna oranla dolar arttıkça, euro arttıkça zam haberlerini daha sık duyacağız maalesef…
***
Diyeceksiniz ki, iktidar değişikliği olsaydı, memleketi Erdoğan değil de Kılıçdaroğlu yönetseydi dolar, euro duracak mıydı?
Hayır, durmayacaktı, yine yükselecekti.
Bu kez yeni hükümetin eski hükümeti suçlayan açıklamalarını dinleyecektik.
Enkaz devraldık, biraz zaman tanıyın diyeceklerdi.
Sözün özü, dövizin yükselmesi zaten kaçınılmaz bir sondu.
Bu zamana kadar piyasadan döviz toplaya toplaya tutmuşlardı doları…
Seçime kadar iyi bile dayandı…
***
Peki şimdi?
Mevcut iktidar, doların önünü nerede kesecek?
Zamları ne zaman frenleyecek?
Bir yanda işveren “asgari ücret 300-400 dolar seviyesinde tutulsun” derken,
Diğer yanda hükümet asgari ücret için 500 dolarlardan bahsediyor.
Bu iş işverene “hadi ben asgari ücreti artırdım, çıkar paraları” demekle de olmaz, olmuyor!
Bu formül artık işlemiyor!
Peki nasıl olacak?
İktidar, tüm yükü işverene yüklemeden vatandaşı memnun edebilecek rakamı nasıl açıklayacak?
Temmuz ayında 500 dolar seviyesinde açıklanacak bir asgari ücret, ağustos ayında da eylülde de ekimde de 500 dolar seviyesinde kalabilecek mi?
Yani sonrasında TL’nin değeri korunabilecek mi?
***
Defalarca yazıldı çizildi, “Olmaz, tüm dünyanın enflasyonla savaşma yönteminin tam tersi bir yöntemle enflasyon düşmez” diye…
“Faiz düşürerek TL değerlenmez” diye defalarca tekrarlandı.
Bunun yanlış bir ekonomi politikası olduğuna Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir Allahın kulu ikna edemedi.
Her seferinde aynı hatayı yapıp doğru sonuç almayı beklediler.
Ancak artık yolun sonuna gelindi.
Erdoğan da bunu anlamış olacak ki ekonominin başına Mehmet Şimşek’i getirdi.
Ve artık hepimiz Mehmet Şimşek’e emanetiz!
İşine karışılmazsa Sayın Şimşek Amerika’nın, Avrupa’nın aksine bir ekonomi politikası uygulamayacak…
O, işine karışılmazsa faiz artırımına giderek, bu zamana kadar yürütülen yanlış politikayı sonlandıracak.
***
İşi öyle zor ki Mehmet Şimşek’in…
Çünkü hiç basit değil, bu enkazı kaldırıp ekonomiyi yeniden inşa etmek…
Bu derin krizi sonlandırmak çok ama çok zor.
Allah yardımcısı olsun.
Mevcut iktidarın ekonomi politikalarını sıklıkla eleştiren biri olarak;
Böylesi bir krize rağmen Erdoğan tekrar iktidara geldi diye krizin sürmesine ohh çekenlerden olmam, olamam.
Gelen zamlara, “Bunu siz istediniz, oy verirken düşünecektiniz, size müstahak” deyip de susamam…
Kaldı ki ohh çekilen zamlar sadece iktidara destek verenleri de etkilemiyor.
Aynı zamlardan ben de etkileniyorum.
Asgari ücret arttığında bir işveren olarak endişeye kapılıyorum.
Neden?
Çünkü aynı oranda benim gelirlerimde bir artış olmuyor, aksine var olan yükün üstüne yük biniyor.
Bu yüzden başarmalarını umuyorum…
5 yıl daha ülkeyi yönetecek olan iktidarın, ekonomiyi düzeltmesini diliyorum.
Mehmet Şimşek’in başarılı olmasını can-ı gönülden istiyorum…
Göstermelik asgari ücret zamları değil, yapılan zamların alım gücünü artırmasını bekliyorum.
Yapılan zamların işvereni de iflasa sürüklemeyecek şekilde orantılanmasını umuyorum…
***
Yeter… Aynı sahneleri yaşatmayın artık!
Size 5 yıl daha vize veren bu halkı memnun etme, bedel ödeme sırası artık sizde!
Geri kalan yüzde 48’in de aynı vatanın insanı olduğunu unutmadan;
Memleket adına güzel işlere imza atmanızı bekliyoruz.
Beka sadece vatanı şer odaklara karşı savunmayla olmuyor.
Tamam, bu zamana kadar milliyetçilik dediniz, o dediniz bu dediniz, bir strateji izlediniz.
Ama hepsi bitti ve kaldık baş başa!
Meclis üstünlüğü sizde, iktidar sizde kurumlar sizde, her şey sizin elinizde.
Daha önce de öyleydi, elinizi tutan yoktu ama neyse…
Hiç olmazsa bundan sonra bazı şeyler değişsin!