Biraz müsaade...

İki seçim geçirdik kolay değil. Yorulduk, yıprandık, enerjimiz bitti bitiyor. Resetlenmek lazım! Az daha devam edersem ne kendime ne de başkasına hayrım...

İki seçim geçirdik kolay değil.

Yorulduk, yıprandık, enerjimiz bitti bitiyor.

Resetlenmek lazım!

Az daha devam edersem ne kendime ne de başkasına hayrım olmayacak.

Biraz bu şehirden uzaklaşmam, kafa dinlemem lazım.

Bizim meslek yeterince yorucu.

Akşam eve gittiğinizde işinizi arkada bırakamıyorsunuz.

Her daim tetikte her daim aktif olmak zorundasınız.

E buna bir de hayatın doğal akışı içerisindeki zorluklar ile yan etkenler eklenince mesleği icra etmek hiç kolay olmuyor çünkü bizim iş kafa işi!

Şikayetçi değilim, bu benim kendi seçimim.

Dünyaya bir daha gelsem yine aynı mesleği seçerdim.

Ama arada kendime izin vermem de gerekiyor.

Çok değil, üç-beş gün buralardan uzaklaşmak bile beni kendime getiriyor.

Bir türlü gelmeyen baharın, sürekli puslu bir havanın enerjimi çektiği güzel ülkemin sınırları dışına çıkıyorum.

Ne yapalım, güneş bana gelmiyorsa ben güneşe giderim.

Kalın sağlıcakla…



---------------

İKTİDAR DEĞİŞİR Mİ?

Hiçbir siyasi partinin mensubuna düşman değilim…

CHP’li dostlarım da var, AKP’li, İYİ Partili, MHP’li, Saadet Partili ve benzeri pek çok partiden dostlarım da var…

Oy tercihlerinden dolayı hiçbirine kızgınlık, küslük duymam…

Oy tercihinden dolayı hiçbir esnaftan alışverişimi kesmem…

Oy tercihinden dolayı hiçbir muhtaca sırtımı dönmem…

Oy tercihinden dolayı insanları aşağılamam, yaftalamam…

(Tek bir hassasiyetim var; o da üç harfli zincir marketlerin kapısından girmem!)

***

Lakin oy tercihini iktidarın devamından yana kullanan bir vatandaşın veya esnafın da yarın bir gün pahalılıktan yakınmasını doğru bulmam…

Çünkü seçim öncesi var olan ekonomik krizi ve o krizi yönetemediklerini, ülkeyi bu manada daha da zor günler beklediğini bilerek, görerek oy verdiler…

O yüzden yarın bir gün “Böyle ekonomi mi yönetilir” diye şikayet edemezler, etmemeleri lazım!

***

Evet, öncelik elbette ki vatan, elbette ki milli duygular fakat mutfakta kaynayan tencere de bizim önceliğimizdi.

Ancak ne var ki, sanki bir savaş ortamı varmışçasına, memleket elden gidiyormuşçasına o meşhur ‘beka’ söylemleriyle bozuk ekonomiyi vatandaşa unutturmayı başardılar.

Ve 21 yıldır ülkeyi yöneten iktidara, “Yola devam” dediler…

Erdoğan iktidarında bozulan ekonomiyi düzeltecek tek ismin yine Erdoğan olduğunu savundular…

***

Bu krizden AKP’lisi de CHP’lisi de İYİ Partilisi de MHP’lisi de ve diğer tüm partililer de etkileniyordu…

Bu krizden Erdoğan’a oy veren ya da vermeyen tüm kesimler etkileniyordu…

Zamlar AKP’liye ayrı, diğer partililere ayrı gelmiyordu...

Tenceresi kaynamayan sadece “X” partili olmuyordu…

Ama öyle bir kutuplaştık ki, doğruları bile göremez olduk.

Damat Berat’ın fişini çektiği, peşinden gelen Lütfü Elvan’ın üstüne mum diktiği,

Daha sonra Nurettin Nebati ile epistemolojik kopuşa(!) geçen ekonomiyi bir taraf eleştirirken, bir taraf ölümüne savundu.

Ve seçim bitti, kazanan yine mevcut iktidar oldu…

***

Şimdi önümüzde dağ gibi duran ekonomik bir kaos var.

Seçim sürecinde ekonomiyi nasıl düzelteceğine dair inandırıcı, ümit verici bir vaadini duymadığım Erdoğan’ın,

Seçimden sonra zamların önünü kesmesini,

Enflasyonu önce iki, sonra tek haneli rakamlara düşürmesini, Kurdaki artışın önüne geçmesini,

Araba ve ev fiyatlarını acilen düşürecek hamleler yapmasını, Asgari ücrete varan kira fiyatlarını, eskisi gibi asgari ücretin en kötü 3’te biri fiyatına çekmesini,

Bir zamanlar tarım ve hayvancılıkla anılan ülkemizde gıda ve et fiyatlarını düşürmesini,

Kişi başına düşen milli gelirin adaletli dağılmasını,

Seçim sürecinde çıkarıldığını söylediği doğalgaz ve petrolle; doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarını en az yarı yarıya düşürmesini;

Vatandaşın bakarak, görerek, (şansı olanın) bir kerecik dokunarak gurur duyduğu TOGG’a herkesin sahip olabilme olanağına erişmesini şahsen beklemiyorum…

Ama siz… Siz oy verenler bunları beklediniz…

Beklediniz ki yeniden Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yaptınız.

***

Bu, şu demek:

“Ekonomiden memnun değilim, geçinemiyorum, bütçeyi dengeleyemiyorum, alım gücüm yerlerde sürünüyor ama yine de ekonomik kaosu bitirirse Erdoğan bitirir” demektir…

Bu, Erdoğan’a son bir şans daha vermek demektir…

Ve bu şans, Erdoğan’a ülkenin yüzde 52’si tarafından verildi…

***

Seçim bu, elbette bir taraf kazanacaktı, bir taraf kaybedecekti…

Kazanan mevcut iktidar oldu, Allah muvaffak etsin.

Şimdi önemli olan yüzde 52’nin de yüzde 48’in de kazanıp kazanmadığı…

Tarih bize şunu gösterecek;

Ya, yüzde 52 sayesinde yüzde 48 de kazanacak;

Ya da yüzde 52 yüzünden yüzde 48 de kaybedecek…

Yani ya hepimiz kazanacağız ya da hepimiz kaybedeceğiz!

Tek başına sevinmekte yok üzülmekte yok çünkü hepimiz aynı gemideyiz.

***

Sanmıyorum ama umarım yanılan yüzde 48 olur…

Umarım mevcut iktidar, “Yurt dışına gitme planı yapan” gençlere, yurtta kalmasını, yurtta hayal kurabilmesini sağlayacak bir gelecek sunar…

Umarım mevcut iktidar mülteci göçünü durdurur, ülkemize beyin göçünü başlatacak imkanlar sunar…

Umarım mevcut iktidar, Avrupa ile aynı olmayan çalışma şartlarına, Avrupa ile aynı olan emeklilik yaşını getirme yanlışından geri adım atar.

Umarım insanların emeklilik hayali kurmasını, emekli olduktan sonra da iki kuruş maaşa talim etmemesini sağlayacak atılımlar yapar.

Umarım iktidar, sanayicilere “Biz OHAL’i grevleri bastırmak için kullandık” sözünün bir hata olduğunu kabul edip, işçiden yana tavır sergiler.

O yüzden bugünlerde benim gözüm kulağım Erdoğan’ın açıklayacağı yeni kabinede…

Acaba bu kez umut var mı, ekonomiyi ehil birine teslim edip, ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ ısrarından vazgeçip, ekonomiyi rasyonel iktisat politikalarıyla yönetecek mi, diye!

***

21 yıldır Erdoğan kaybetmedi.

Ama kaybetmediği gibi hiçte değişmedi.

Ne kendine oy vermeyenlere olan keskin tavrı değişti

Ne de ekonomi konusundaki yanlış politikaları değişti.

Ama ona rağmen halk iktidarı değiştirmedi.

Ne diyelim… İnşallah bu kez bazı şeyler değişir.

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları