BEN DEMİŞTİM…!
14 Mayıs seçiminin ardından bir yazı kaleme almıştım. O yazının bir kısmını buraya alıntılayıp, devam edeyim: *** “Söyler misiniz, onca şeye rağmen Erdoğan...
14 Mayıs seçiminin ardından bir yazı kaleme almıştım.
O yazının bir kısmını buraya alıntılayıp, devam edeyim:
***
“Söyler misiniz, onca şeye rağmen Erdoğan nasıl oluyor da hala daha rakibine fark atıyor?
Demek ki bir yerlerde bir değil birden fazla yanlışlar var.
Normal koşullarda Erdoğan’ın bırakın fark atmasını, en başta AKP teşkilatlarının sapır sapır dökülmesi lazımdı.
Bakınız, Kocaeli’deki AKP teşkilatlarının günlerdir yaptığı çalışmaları inceleyin.
Adamların her bir mahalle toplantısı, millet ittifakının 5 mahallede yaptığı toplantıda bir araya gelen insan sayısına denk düşer.
Bir Bakanlık ve bir büyükşehir belediyesi ortak proje tanıtımı bile, Millet İttifakının iki genel başkanlı mitingin sayısına denk düşer.
Çünkü biz her yerdeyiz, her şeyi gözlemliyoruz.
Ne heyecanları eksildi ne umutları tükendi ne küslük bildiler ne dargınlık ne de bireysel hesap!
Hepsi savaş baltalarını bir yere gömdü, dört elle Erdoğan’a sarıldılar.
En tepkilisi sustu oturdu, yararı olmasa da zararı dokunmadı.
Bir gün bile kazanamayacaklarını düşünmediler.
Sonuna kadar direnmeye devam ettiler.
Millet ittifakı ise kendi arasında amip gibi bölünerek, zoraki nikah görüntüsü verdiler.
Bunun yanı sıra, bir süredir var olan gündemi yönetme başarısını yine Erdoğan’a kaptırdılar.
Sanki bu milletin derdi, önceliği ekonomi, pahalılık, zorlaşan hayat koşulları değilmişçesine;
Getirip olayı HDP ile olan yakınlaşmaya hapsedip, Milliyetçilik tartışması başlattılar.
Fetöcüsü, PKK’lısı Millet ittifakını destekliyor, şeklinde propaganda yürüttüler.
Millet ittifakı ise Erdoğan ve Bahçeli’nin bu oyununa gelerek karşı hamle geliştirmeye çabaladı.
Cumhur ittifakını aynı silahla vurmak için Hüda-Par desteğini önlerine koydu.
Ama bu milletin yarısından fazlası Hüda-Par kimdir, neyin nesidir, etki alanı nedir, onu bile bilmediği için;
Hüda-Par’ı, (Hizbullahı) PKK ve FETÖ kadar tehlikeli görmedi.
Tüm bunların yerine Türkiye’nin asıl meselelerini konuşmaktan uzaklaştığı an, muhalefet eksiye geçmeye başladı.
Bu tavrıyla resmen Erdoğan’ın ayağına gollük pas verdiler.
Çünkü bu konularda Erdoğan ile baş etmek mümkün değil.
Onu en iyi olduğu alanlardan sıkıştırmaya çalışmak çok büyük yanlıştı.
*** Evet, kaldığımız yerden devam edelim…
* ‘Ben demiştim’ demeyi sevmiyorum ama ne yazık ki aynen söylediğim gibi oldu.
Muhalefet bir eteğinde HDP, bir eteğinde FETÖ kalıntılarıyla kalan 14 günlük süreçte kendilerinin ne kadar ‘Milliyetçi’ ruha sahip olduğunu bu topluma anlatmaya hatta kabullendirmeye çalıştılar.
Erdoğan’ın onlarca kez ispatlanmış pragmatik zekasını hiçe sayıp, Milliyetçilerin aklını çelmeye çalıştılar.
Erdoğan, Sinan Oğan’ı mı transfer etti; dur biz de onun bir diğer kolunu yani Ümit Özdağ’ı yanımıza çekelim dediler.
Yanlıştı, hem de büyük yanlıştı.
Millet ittifakı, milliyetçi seçmen anlamında alacağını almıştı, bu kadar olurdu, daha fazlası zaten mümkün değildi.
Ama ısrarla Erdoğan’ın oyununa gelmekte direndiler ve sonuç ortada…
*** Aslında bu seçim bize bir şeyi daha gösterdi.
CHP, altı oktan biri olan MİLLİYETÇİLİĞİ öyle boşlamış ki;
Toplumun hassasiyetlerinden o kadar uzaklaşmış ki;
Milliyetçilik üzerine partiler kurulmuş, fraksiyonlar ortaya çıkmış, her seçimde belirleyici olmuş ama CHP bunu fark edememiş.
Yarattığı koca boşluk, başka partiler tarafından doldurulmuş.
‘Milliyetçiliği ayaklar altına aldık’ diyenler Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisi CHP’den daha milli olmuş.
***
Şimdi tüm bu gerçekler ortadayken kalkıpta biz şöyle milliyetçiyiz, böyle milliyiz demeniz kimseye samimi gelmiyor!
Geç kaldınız, geç!
Olmuyor, eğreti duruyor!
O tartışmaya girdiğiniz an, eksiye düşüyorsunuz, düştünüz de…
Tam da bu sebeple ikinci tur seçimlerinde bu tartışmalara girmenizin yanlış olduğunu söylemiştim.
Muhalefetin tek bir gündemi olmalıydı o da EKONOMİ demiştim…
***
Ama siz ne yaptınız?
Yaşanabilir ortalama bir dairenin kira fiyatının asgari ücret kadar olduğunu unutturdunuz!
Patatesi soğanı bıraktınız, Oğan’ı dilinize doladınız!
Faiz sebep enflasyon sonuç, politikasının ülkeyi ne hale getirdiği gerçeğini unutturdunuz!
Çocuğuma et alamıyorum diyen anneyi ve onun gibilerini unutturdunuz!
İmar affı adı altında bir sürü insanın ölümüne davetiye çıkardıkları gerçeğini unutturdunuz!
Deprem vergilerinin nerelere harcandığını sormayı, sorgulamayı unuttunuz!
Kayıp 128 milyar doların peşine düşmeyi bıraktınız!
Hani Kanal İstanbul’u yapıyordunuz, niye sesiniz çıkmıyor, diye sormayı unuttunuz!
Türkiye’de orta direk diye bir kavramın kalmadığını, memleketin zengin- fakir şeklinde iki sınıfa ayrıldığını unutturdunuz!
Saltanat süren damatları, oğulları, akraba taallukatları unutturdunuz!
Liyakatin yerini torpile bıraktığı gerçeğini unutturdunuz!
Ülkedeki durumdan rahatsız olup yurt dışına giden hekimlere ‘Giderlerse gitsinler’ denildiğini unutturdunuz!
Gençlerin yavaş yavaş memleketi terk etme isteklerini unutturdunuz!
Ve en acısı, bütün bunların en temel sebebinin yanlış ekonomi politikaları olduğu gerçeğini unutturdunuz!
Erdoğan’ın milliyetçilik üzerinden yürüttüğü seçim stratejisinin oyununa gelmeye devam ettiniz.
Sadece bunlar mı?
Çalışmayan örgütler, çalışma usulünü bilmeyen örgütler, CHP’den alacağını alıp kenara çekilenler de kaybetmede etken oldu.
***
Bu sonuç en azından bana sürpriz olmadı aslında.
Yıllardır siyasetin içindeydim, mesleki deneyimlerimi de yanıma katarak bakıyorum, yok olmuyor!
Buradan bir iktidar yolculuğu çıkmıyor!
‘Geliyor gelmekte olan, Loading’ gibi algılarla bu işin olmayacağı açıkça görülüyor.
Çünkü algılar da bir yere kadar…
Basit bir örnek vereyim:
Kocaeli’nde bile CHP’nin üye sayısı, AKP’nin yüzde 10’una erişememişken neyin iktidarından bahsediyoruz?
Bu bile çok büyük ölçü değil mi?
Bir partinin üye sayısı olduğu yerde sayıyorsa, oraya yöneliş yoksa, insanlar akın akın gelmiyorsa sizce de garip değil mi?
Bu durumda ne yapıyorlar, bütün rüzgarı genel merkezden bekliyorlar.
Genel merkez de yanlış stratejiyle yol yürüyünce olanlar oluyor.
Bu seçimin yanlış stratejisi de Milliyetçilik kisvesinde ısrar etmekti.
***
Yazacak, söylenecek çok şey var, zaman çok, yazar çizer dururuz!
Ancak şunu söylemeden bitirmeyeyim.
Bu seçimi Erdoğan’ın müthiş siyasi zekası ile;
Ona her koşulda inanmış, hiçbir adımını sorgulamayan teşkilatlar kazandı.
Asla taraftarı olmayacağım ancak hayranlıkla izlediğim kadınından gencine, yöneticisinden teşkilat başkanlarına, milletvekillerinden belediye başkanlarına kim varsa tüm teşkilat üyelerini tebrik ederim.
Ben böyle organize bir güç görmedim!
Ne kadar sevinseler az…