Vatandaş yaparsa "DEVRİMİ" kendisi yapacak!
Cuma günkü mitingden önce bir yazı yazdım. “Ne istediniz de vermediler” başlığıyla yazdığım o yazıda; Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’nun başı çekeceği...
Cuma günkü mitingden önce bir yazı yazdım.
“Ne istediniz de vermediler” başlığıyla yazdığım o yazıda;
Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’nun başı çekeceği mitinge,
Masada söz sahibi olan ama sokaklarda varlıklarıyla yoklukları bir olan particiklere seslenmiştim.
“Kılıçdaroğlu oy oranlarına bakmaksızın size vermesi gerekenden fazlasını verdi, şimdi sıra sizde” demiştim.
Altı partinin bir araya geleceği o mitingde mahşeri kalabalık olmalıydı ki Kocaeli’den Türkiye’ye “Bu iş bitmiş” şeklinde seçmene mesaj verilebilsin.
Çünkü Kocaeli AKP kurulduğundan beri adeta AKP’nin kalesi gibi.
Türkiye ortalamasının üzerinde oy ile Erdoğan’ın farklı bir yere koyduğu şehirlerin başında geliyor.
Dolayısıyla iktidarın el değiştirip değiştirmeyeceğini anlamak için Kocaeli ve bu gibi şehirlerin nabzına iyi bakmak lazım.
***
Yıllardır siyaseti takip ederim, biraz da mutfağı bildiğim için kendime göre iyi-kötü çıkarsamalar yaparım.
Üç aşağı beş yukarı olacakları tahmin ederim.
Kalbimden geçenle mantığıma oturanları birbirine karıştırmam.
O yüzden çevremdeki bazı arkadaşlarım seçim dönemlerinde benimle sohbetten pek keyif almazlar.
Çünkü siyaseti hayaller üzerine inşa etmem!
Ne görüyorsam odur.
Cuma günü millet ittifakı ve altılı masa bileşenlerinin mitinginde de gördüklerimi dilim döndüğünce rasyonel biçimde anlatmaya çalışıyorum.
Bu miting için “Hayal kırıklığı” manşetini atan meslektaşlarımı boşuna taşladığınızı üzülerek ifade ederek değerlendirmemi başlatmış olayım.
Gerçekten de hayal kırıklığı!
Ama bunu tek bir sebebe dayandırmak da son derece yanlış bir bakış açısı olur.
***
Yaşanan hayal kırıklığının pek çok sebebi var.
Birincisi; CHP örgütünü kimlerin yönettiğinin bir önemi olmaksızın, CHP’nin miting algısı hep aynı düzeydedir.
Organizasyon yeteneği öteden beri gelişmemiş haldedir.
Her şey son güne, son saatlere bırakılır.
Bunun yanında hava koşulları, miting saati gibi yan etkenler değişmez mazeretler arasındadır.
CHP’nin iddiası ne olursa olsun 20 yıl önceki mitinglerde de bu böyleydi, hala da öyle!
AKP’yi mitinglere insan taşımakla eleştiriler ama insan taşımanın bile meziyet olduğunu anlamazlar.
Bunu hemen iktidarın gücüyle eşleştirirler. Belediyelerde çalışanlara zorunlu katılım baskısı yapıldığını savunurlar.
Bu doğru, eyvallah yalan diyemeyiz.
Ama geçtik onu, siz daha kendi ilçe örgütlerinizi tam kadro mitinge getiremiyorsunuz, onu ne yapacağız?
İlçe başkanlarına bakıyorum, üç-beş kişiyle gelenler var!
İlçelere tutulan otobüsleri bile dolduramayan ilçe örgütleri var!
Tek tek sayıp mahcup mu edeyim, ama var yani!
Kimi aday listesine tepkili, kimi bilmem kimle ekip siyaseti yaptığı için tepkili, kimi gevşekliğinden o alanın dolması için işe asılmadı.
Parti içi hesaplaşmayı hesap zamanına bırakamayanlar, bu mitingin zayıf geçmesinin başlıca müsebbipleridir.
Tabi bir de Fatma Kaplan Hürriyet faktörü var.
Mitingde kumanya dağıtarak o mitingi sahiplenmiş gibi algı yaratan Hürriyet de baş sorumlulardan biridir.
CHP örgütü ile arasına adeta duvar ören Hürriyet’in free takılması kimsenin dikkatinden kaçmadı.
***
Öte yandan, Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de mitingin ağır toplarındandı.
Fakat buna rağmen İyi Partililer mitingi duyurma ve davet konusunda cimriydiler.
Bırakın davet etmeyi, davetli gibi davrandılar.
Akşener’in konuşması bitince İyi Partililerin alandan ayrılmaya başlamaları da ayrı bir garabetti.
Altılı masanın diğer ayakları ise alanda yok gibiydiler.
***
Önceki yazımda belirttiğim gibi, ne istedilerse aldılar ve istediklerini alınca ortalıktan arazi oldular.
Yarın bir gün CHP listelerinden milletvekili seçilecek olanlar var ya;
Gemiyi ilk terk edecekler onlardır, bunu bir kenara not edin!
Biraz ağır olacak ama söylemeden geçemeyeceğim!
Onlar eyleme geçmekte bir beis görmüyorsa ben niye söylemekten çekineyim, öyle değil mi?
Özellikle siyasette gerçekliğini defalarca ispatlamış bir söz vardır:
“Bir kere satan yine satar…”
***
Geçtiğimiz Cuma günü Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’nu o alanda yalnız bırakan,
“Her şey dereyi geçene kadar” gibi davranışlarıyla asıl niyetlerini örtüleyen o particiklerin hepsinin
İstediklerini aldıktan sonraki hallerinin yansımalarını gördük o alanda.
Bana bunu söylüyorum diye kızanlar çok olacak biliyorum ama onlara tavsiyem, bekleyip görmeleri yönünde olacaktır.
Bu doku ve kan uyuşmazlığının vücuttan nasıl atıldığına tanık olunca bana hak vereceklerdir.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kesinleştiği andan itibaren olayı sahiplenme biçimleri ortada.
Meral Akşener bile Kılıçdaroğlu’nun baş aktör olduğu mitingde CHP’lilerden oy istiyorsa varın gerisini siz düşünün!
Bu nezaketsizliktir, bu Cumhurbaşkanı adayını kamuoyu önünde hafifsemektir, dahası küçük düşürmedir.
Bu, ileri yönelik olacakları anlamamız için yeterli emaredir.
Fakat bütün olumsuzluklara rağmen halkta AKP iktidarına karşı bir bıkkınlık söz konusu.
Tek tutarlı yan burası!
Vatandaşın seçimlerdeki reflekslerinin en büyük ölçüsü EKONOMİ olmuştur.
Bu manada AKP iktidarı eller yukarı olduğundan dolayı diyorum ki;
Vatandaş yaparsa devrimi kendisi yapacak.
Altı partinin bir araya gelmesinden doğan sinerjiymiş, enerjiymiş, hak getire!
Bu mitinglere bakarsak bir 20 yıl daha beklemek gerek.
***
Ben de o alandaydım, bunu tüm samimi gözlemlerimle söylüyorum.
Saatler önce alandan boş fotoğraf kareleriyle değil, Akşener ve Kılıçdaroğlu konuşma yaparken çektiğim videolara bakarak, alanı karış karış tarayan, orayı yaşayan biri olarak konuşuyorum.
Hakikaten de o miting beklentilerin çok altındaydı.
CHP tek başına miting yapmış gibiydi, yalnız bırakıldıkları her halinden belliydi.
Belki hayaller 60 bindi ama gerçekler 12 bini geçemedi.
CHP bu mitingden ders çıkarmalıdır.
Altılı masada konumlanan diğer partilere fazla kıymet vermenin bir işe yaramadığını fark edip, özünden kopmamalıdır.
Ben de bilirim o mitingin muhteşem olduğunu yazmayı,
Ben de bilirim gaz vermeyi.
Ama bu toplum gazla çalışmıyor.
Onun yerine gerçekleri önlerine koyarak yol almalarını söylemek bana daha doğru geliyor.
***
Son olarak şunu söyleyip noktalayayım.
Eğer Kocaeli’yi ölçü alacak olursak;
Buradan bir iktidar analizi çıkmıyor!
Seçime çok az bir zaman kaldı ve yarışı koparıp giden yokken bunu avantaja çevirmek hala mümkün.
Yeterki gerçeklerden kopmayın, gaza gelmeyin!