Yaptı ve kazandı!

Ülkede ekonominin hali ortada… Çarşı-pazar yanıyor… Ev almak hayal, sıfır otomobil almak hayal… Kiralar ateş pahası… Enflasyon, tüm Avrupa ülkelerinin toplam...

Ülkede ekonominin hali ortada…

Çarşı-pazar yanıyor…

Ev almak hayal, sıfır otomobil almak hayal…

Kiralar ateş pahası…

Enflasyon, tüm Avrupa ülkelerinin toplam enflasyonundan fazla…

Eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizle karşı karşıyayız işin özeti…

Bu durduk yerde olmadı elbet…

Bunun sebepleri var…

Pandemi sonrası tüm dünyada yaşanan krizin, Türkiye’yi katbekat daha fazla etkilemesinin bir sebebi var…

Üretim ekonomisinden tüketim ekonomisine geçişin, fabrikaları özelleştirip vergiyle geçinen bir ülke olmamızın sonucu bunlar…

Garantör olunan köprülere, otoyollara, havaalanlarına giden paraların yansımaları bunlar…

Kur korumalı mevduatların, tüm dünya faiz artırırken faiz düşürmenin bedelleri bunlar…

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde kan kaybeden AKP iktidarı, üstüne gelen ekonomik krizle iyiden iyiye morallerini bozacak anketlerle karşı karşıya kaldı. Ve tüm bunlara bir de Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremler eklendi.

17 Ağustos 1999 Gölcük depremine kadar, büyük yıkımlara neden olan deprem gerçeğinden uzaktı ülke ancak 17 Ağustos bir milattı.

Yani milat olmalıydı. O yaşanan acılardan ders alınmalı, ülke topyekun depreme hazır hale getirilmeliydi.

En azından bunun için büyük çabalar harcandığını görmeliydik.

Lakin öyle olmadı.

Gölcük depreminin ardından İstanbul’da 30 yıl içinde büyük bir deprem beklendiği belirtildi defalarca, aradan 23-24 yıl geçti ancak İstanbul, depreme hala hazır hale getirilmedi.

Bunun için harcanan bir çaba göremedik.

Kocaeli’de ağır hasarlı binaların yıllar yılı ayakta durduğuna, bu binaların içinde insanların oturduğuna şahit olduk.

Deprem riskinden defalarca söz edilen Kahramanmaraş ve diğer 10 ilde de bu çabanın olmadığını maalesef yaşayarak gördük.

On binlerce insanımız enkaz altında can verdi. Öyle büyük bir yıkım oldu ki arama kurtarma ekipleri yetersiz kaldı.

Daha az bina yıkılsaydı daha az insan can verecekti, enkaz altında kalan daha fazla insanı kurtartma şansı elde edilebilecekti.

Ama olmadı.

İnsanlardan oy almak için imar barışlarını övüne övüne çıkaranlar, 20 yılı aşkın süre iktidarda olup deprem riski olan şehirlerde binaların her birini denetlemeyenler vebal altında şimdi.

Müteahhitleri tutuklamakla da bu vebal ödenmiş olmuyor…

***

İşte dün kaleme aldığım “Bunu yapmazsa seçimi kaybeder” başlıklı makalemde bunları anlatmış ve “AKP iktidarının yıkımlarda ihmali olabilir, 20 yıldır kentsel dönüşümü yeterince yapmamış olabilir, bu ihmallerin yıkımın büyük olmasına sebebiyet vermesinden dolayı arama kurtarma çalışmaları aksamı, yetersiz kalmış olabilir, yardımlar hemen vatandaşlara ulaştırılamamış olabilir, tüm bunlara vatandaş tepki gösterebilir lakin, zaman ilerledikçe insanların öfkesinin yerini kaygılar alacak. Yas bitince hayatın devam ettiği gerçeğiyle yüzleşecek insanlar. ‘Bundan sonra ne olacak?’ sorusu kafalarında belirmeye başlayacak” demiştim…

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu kaygıları kısmen giderecek bir plan, program açıkladığını, depremzedelere evlerini bir yılda bitirmeyi vaat ettiğini ve bu evlerin geri ödemesinin yüzde 60 devlet hibeli, geri kalan paranın ise 20 yıla yayılacak şekilde ödeneceğini duyurduğunu dile getirmiş ve Kemal Kılıçdaroğlu ile 6’lı masanın da bu konuda bir plan program ortaya koyması, olası iktidarlarında depremzedeleri hangi şartlarda ev sahibi yapacaklarını açıklaması gerektiğini belirtmiştim. Hatta bunu AKP’den daha iyi imkanlarda sunmaları gerektiğini savunmuştum. Aksi halde, Kılıçdaroğlu ve 6’lı masanın deprem bölgesinden oy alamayacaklarını sözlerime eklemiştim.

Ve beklenen oldu…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem en çok etkilediği şehirlerden olan Hatay’da yaptığı konuşmada, depremzedelerin yüreğine su serpecek sözü verdi.

Kılıçdaroğlu, “Deprem sonrası temeller atıldı eyvallah. İnşallah o binaların tamamını biz tamamlayacağız, hiç kimse endişe etmesin” diyerek, olası iktidarlarında binaların yapımının aksamayacağını aktarmış oldu…

Kılıçdaroğlu, “Tedbirleri devlet alır. Şimdi diyorlar ki size ev yapacağız ama sizi borçlandıracağız, niçin kardeşim? O imzaların hiçbirisi bana ait değil. O imzaları ben atmadım. Devlet olarak her türlü teminat verdin.

Şimdi depremzedeyi borçlu çıkarıyorlar, böyle şey olur mu? İmar affını sen çıkarıyorsun, denetleyecek olan iktidar, vatandaş nereden bilecek fay hattı nereden geçiyor?

İktidarı olduğumuzda herkesin anahtarını teslim edeceğiz beş kuruş almayacağız” diyerek onların maddi kayıplarını en aza indirecek sözü de vermiş oldu. Kılıçdaroğlu verdiği bu sözle AKP’nin depremzedeleri ev yapma şartlarını, caziplikten çıkardı.

Kılıçdaroğlu, verdiği bu sözle hem depremzedeler hem depremzedelerin dertleriyle dertlenen diğer illerdeki vatandaşları mutlu etti hem de AKP’ye tepki gösterdiği halde sırf ev kaygısıyla AKP’ye oy vermek zorunda kalabilecek seçmeni özgürlüğüne kavuşturdu.

Depremzedeler adına sevindim. En azından en kötü ihtimal, yapılacak evlerin yüzde 60’ını devlet karşılayacak, vatandaş yüzde 40’ını 20 yıl sabit taksitlerle geri ödeyecek. En iyi ihtimal ise depremzedeler evlerine hiçbir geri ödeme olmadan, borçlanmadan, 5 kuruş ödemeden kavuşmuş olacak.

***

Evet dünkü yazımda; Kılıçdaroğlu, “Bunu yapmazsa seçimi kaybeder” demiştim; yaptı ve kazandı; gönülleri kazandı, duaları kazandı, belki de ‘ SEÇİM’i kazandı…

Şimdi sırada İstanbul var…

Bir söz de İstanbulluyu enkaz altında bırakmama adına alalım Kılıçdaroğlu’ndan…

Bir su da onların yüreğine serpilsin…

Güzel olmaz mı?

SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları