Nasıl böyle “İYİ” mi?
Adam dürüst beyler, adam hakkaniyetli, adam naif, adam adaletli… Bunları ben demiyorum, bunları İyi Partililer diyor… Bunları Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday...
Adam dürüst beyler, adam hakkaniyetli, adam naif, adam adaletli…
Bunları ben demiyorum, bunları İyi Partililer diyor…
Bunları Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmasına sıcak bakmayanlar diyor…
6’lı masaya muhalif olanlar için tüm bu söylenenler yalan gelebilir lakin bunları İYİ Partililer, masayı terk ettiğinde bile dillendirdi…
İşte benim kafamı karıştıran buydu…
Yani adı İYİ olan bir partinin, “İYİ” olarak tabir edilecek tüm özellikleri üzerine sıraladığı bir ismin adaylığına karşı çıkması, bunun için masayı devirmeyi, tarih olmayı göze alması akıl alır bir durum muydu sizce?
Türk milletine, dürüst, adaletli, adı şaibeye karışmamış, naif, kucaklayıcı bir lideri, bir Cumhurbaşkanı’nı yakıştırmamak değil mi bunun meali?
Şimdi diyecekler, “Biz Cumhurbaşkanı olmasına değil, kazanma ihtimalinin düşük olmasına tepki gösterdik” diye…
Kime göre, neye göre peki?
Aday kim olsun diye kamuoyu araştırması yaptırırsanız, vatandaşa ekstra alternatifler sunarsanız biri onu ister, biri bir başkasını, diğeri çok daha başkasını…
Masa halka, “Bizler bu yola parlamenter sistemi geri getirmek, ülkedeki kötü gidişata dur demek için çıktık. Aday kim olursa olsun ülkeyi yönetecek olan Meclis’tir” demeliydi, bunu göstermeliydi…
Masa halka, adayı tartıştırmamalıydı…
Masa halka, yeni bir lider yaratmak için değil, çoğulcu demokrasi için yola çıktığını aktarmalıydı.
Masa halka, kavganın, kaosun son bulacağı bir Türkiye’yi vaat etmeliydi.
Bundan ötesi hikayeydi çünkü, önemsizdi…
Lakin Meral Akşener, aylardır devam eden, tabanlarına, muhalif ve kararsız seçmene güven veren birlikteliği, tüm söylemleriyle çelişen, kamuoyu anketleri üzerinden yola çıkıp, 5 partinin kararını dayatma olarak niteleyen tavrıyla baltaladı.
Hatalıydı, tarih olacaktı, yine onu tarih olmaktan adaylığına karşı çıktığı Kemal Kılıçdaroğlu kurtardı…
CHP’li Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nu Akşener’e gönderdi, Akşener’in iki belediye başkanını da Cumhurbaşkanı yardımcısı yapma şartını kabul etti ve birliği tekrar sağladı.
Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağını söylemek, 6’lı masaya oy getirmez, Cumhurbaşkanlığı adaylığı başka, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı başka şeyler. Lakin bu hamle, Akşener’in “Tükürdüğünü yaladı”, “Madem dönecektin, masayı neden dağıttın”, “Noter masasına, kumar masasına neden döndün” eleştirilerinin önüne geçmek için ortaya sürdüğü bir şarttı!
Kılıçdaroğlu, buna da “Eyvallah” dedi…
İsteyen istediği kadar “Teşekkürler Meral Akşener, halkın sesi oldunuz” desin dursun, 15 vekil konusunda olduğu gibi burada da ipten alan yine değişmedi…
96 saatlik bu kaosun kötü yanı, Kılıçdaroğlu için kazanamaz algısı oluşturulması oldu, güzel yanı ise masayı terk etmeye kalkanların dahi Kemal Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğüne, adaletli tavrına, hakkaniyetine, kucaklayıcı, birleştirici yanına vurgu yapmalarıydı.
***
Öyle ya da böyle sancılı da olsa aday artık net! Cumhur ittifakının adayı zaten netti: Recep Tayyip Erdoğan…
Şimdi Millet ittifakının adayı da netleşti…
Tüm kamuoyu araştırmaları, tüm dengeler, tüm çalışmalar, tüm kampanyalar bu iki isim üzerinden yürütülecek… Belki birinci turda, belki ikinci turda, bu iki isimden biri Cumhurbaşkanı olacak…
Peki Meclis?
Cumhurbaşkanlığı seçiminden daha önemlisi Meclis’te sağlanacak çoğunluk olacak…
AKP, tek başına iktidar olma şansını yitirse dahi hatırı sayılır bir oy illa ki alacak, üstüne bir de MHP desteği eklenecek…
Bu nedenle 6’lı masanın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazansa dahi, Meclis’teki birliğini de bozmaması gerekecek.
Tabii bunlardan önce CHP ve İYİ Parti’nin yanı sıra diğer 4 partinin de TBMM’de temsil hakkı elde edebilmesi gerekiyor.
6’lı masanın izleyeceği yol haritası belli… Saadet Partisi, Demokrat Parti, Deva Partisi ve Gelecek Partisi, CHP listelerinden TBMM’ye girip gruplar kuracak. CHP, bunun için kontenjan ayırdı.
Peki İYİ Parti? Onlar Meclis için ayrı bir yarışın içinde mi olacak, yoksa İYİ Parti listelerine de diğer 4 partiden isimler yerleştirilecek mi? Yerleştirilecekse İYİ Parti’nin bunun için ayırdığı kontenjan ne?
Şu ana kadar sadece CHP’nin listelerine 4 partiden isimlerin ekleneceği biliniyor, konuşuluyor, İyi Parti ile ilgili böyle bir durumdan söz edilmiş değil. Aldığım duyumlara göre de İYİ Parti, CHP’nin yaptığını yapmayacak, 4 partinin yükünü sırtlanmayacak.
Bu durum, 4 parti oy çekebilirse CHP için bir artı, lakin çekemezse CHP’nin daha az çıkarması anlamı taşıyor. Yani parlamentoda daha az temsil demek CHP için bu durum.
Görünen o ki fedakarlık yapan yine CHP...
Partilileriyle uğraşmak, tepkileri göğüslemek yine Kemal Kılıçdaroğlu’na düşmüş…
***
O zaman dönelim başa…
Sayın Meral Akşener ne diyordu; “Ben Başbakan olacağım.”
Sayın Meral Akşener ne diyordu; “Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu olmasın.”
Yani size 15 milletvekili gönderip, seçime girmenizi sağlayacak, 6’lı masayı kurup 6 benzemezi bir araya getirecek, milliyetçi ve ulusalcı seçmenin tukaka olarak gördüğü HDP seçmeni ile dengeyi o sağlayacak, sen burada CHP’yi bu konuda frenleyecek parti olarak görünüp oy artıracaksın, 4 partinin TBMM’ye girebilmesini sağlama işi de listelerini onlara açan CHP’ye düşecek; sonra tüm bunları yapan adam için “Adaylığını bize dayatıyorlar, Cumhurbaşkanı adayı olma” diyeceksin… Tüm yükü üzerine yükle, tüm riskleri üzerine yık, tüm fedakarlıkları ondan bekle ama sonra da bu adamın adaylığı için “Dayatma” söyleminde bulun… Nasıl böyle ‘İYİ’ mi? Burada görünen o ki beş, bire değil; bir, beşe dayatmış her şeyi…
Ve tüm bunlara rağmen kin gütmeyen, hırsına, öfkesine yenik düşmeyen, yine şartları kabul edip, yine masada bütünlüğü sağlayan Kılıçdaroğlu oldu…
Halkın kazanma isteğine kulak veren yine o oldu…
Çünkü halk şu adayı, bu adayı değil, kazanmayı istiyor…
Bu da dağılmakla, dayatmakla değil, bütünlükle, fedakarlıkla olur…
İşte asıl halkın çağrısına kulak vermek budur…
***
Muhafazakar bir seçmen yapısına sahip olan Saadet Partisi’nin önünde, bu partinin genel başkanı tarafından adaylığı açıklandı Kemal Kılıçdaroğlu’nun…
Bundan ötesi yok! Bundan daha birleştirici, daha bütünleştirici bir şey yok!
O vakit gelin değiştirin şu söylemi: “Teşekkürler Meral Akşener, halkın sesi oldun” demek yerine; samimi şekilde, “Teşekkürler Kemal Kılıçdaroğlu, bizi ipten aldın” deyin…
Bırakın siyasi konuşmayı, gelin hakkı, hakkı olana teslim edin.
Gelin, Kılıçdaroğlu’nun adaylığında açtığınız yarayı ellerinizle, sözlerinizle sarın!
Sarın ki gerçekten “İYİ”ler kazansın!