KİR-LE-TE-MEZ-Sİ-NİZ!

Bir deterjan reklamının sloganı olan, “Kirlenmek güzeldir” sözünü ne kadar yanlış anlamışız! Reklamda, çocukların özgürce oynamasına müdahale edilmemesi...

Bir deterjan reklamının sloganı olan, “Kirlenmek güzeldir” sözünü ne kadar yanlış anlamışız! Reklamda, çocukların özgürce oynamasına müdahale edilmemesi gerektiği, üzerlerine sıçrayacak çamurun, kirin bu deterjanla temizlenmesinin mümkün olduğu vurgulanmıştı oysa.

Koca koca adamlar, bu reklamı öyle yanlış anlamış ki ruhlarını, karakterlerini, kalplerini, dillerini özgürce kirlettiler. Güçle, parayla üzerlerine fiyakalı kıyafetler giyerek ruhlarındaki, kalplerindeki kiri örtebileceklerini düşündüler.

Malzemeden çalarak çok katlı mezarlar (bina) yaptılar, servetlerine servet kattılar…

Binalar yaptılar, rüşvetle onay aldılar…

Ruhları kirlendi bu çok katlı mezarları inşa edenlerin, ruhları kirlendi bunlara onay verenlerin, ruhları kirlendi bunlara göz yumanların…

Kararan kalplerini paraya doyurdular…

Sonra bir deprem, ardından bir deprem daha ve yıkık dökük 10 şehir…

Her yanı enkaz, her yanı acı…

Acımadılar, kavurdular yürekleri…

10 binlerce canı hayattan kopardılar…

10 binlerce canı kimsesiz bıraktılar…

Şimdi hangi deterjan çıkarır bu kiri, bu lekeyi?

Bu yüzden güzel değilmiş kirlenmek…

Temiz kalmalıymış insan, başkalarına zarar verecek kadar özgür olmamalıymış…

Anlayacaksa yanlış, “Temiz kalmak güzeldir” sözünü yanlış anlamalıymış!

***

İşte bu kalbi kararmış, katran tutmuş müteahhitlerin, onlara onay verenlerin, göz yumanların yıktığı 10 şehrin acısıyla yanıyor tüm Türkiye…

Tertemiz yürekler, vicdanlar; bir olmuş, birlik olmuş, bu katran karası kalbe sahip müteahhitlerin yaşattığı tarifsiz acıya nasıl merhem oluruz diye dertleniyor. AFAD orada, AKUT orada, Kızılay orada, madenciler orada, pek çok arama kurtarma ekibi, gönüllüler orada, dünyanın dört bir yanından gelen ekipler orada, hala bir umut enkazlardan sağ insan çıkarırız diye çabalıyorlar, başarılı da oluyorlar. Enkazdan her sağ çıkan için seviniyor, her buldukları cansız bedende kahroluyorlar.

Her ilden genci yaşlısı yardımlar topladı, tırlar dolusu erzak, kıyafet, soba, su ve benzeri malzemeler deprem bölgesine gönderildi, gönderiliyor.

Gönlü güzeldir çünkü bizim insanımızın, vicdanlı, merhametlidir bu millet.

***

Haluk Levent de o insanlardan biri…

AHBAP adını verdiği bir iyilik hareketi başlattı, siyasete kıyıdan, köşeden bulaşmadı.

Çünkü başlattığı iyilik hareketinin bir partisi yoktu, ideolojisi sadece iyilikti.

Her kesimden destek almalıydı, her kesime el uzatmalıydı.

Bunu çok da güzel başardı.

Hem muhalefet partilerinin belediyeleri hem iktidar partisinin belediyeleri tarafından konserler verdirilen bir isim oldu bu yüzden.

SMA’lı çocuklara yardım gerekti, o ve AHBAP’ları koştu.

Birinin evi yandı, o ve AHBAP’ları koştu…

Ne kadar yardıma muhtaç insan varsa koştular hep birlikte…

Topladığı her yardımı tek tek açıkladı hep…

Toplanan yardımların nerede nasıl değerlendirildiğini hep duyurdu…

İnsanlar ona güvendi bu yüzden…

Her kesimden insan ona, onlara inandı…

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilde yıkıma neden olan depremler sonrası yine sahne onun ve AHBAP’larının oldu. Yüz milyonlarca lira bağış topladılar, toplamaya da devam ediyorlar. Sanatçı dostları da bu süreçte kendisine destek verdi, veriyor.

Haluk Levent çıkıp da “Biz AFAD’dan bağımsız hareket ediyoruz” demedi. Aksine, ihtiyaçları onlarla belirlediklerini, koordine olduklarını defalarca dillendirdi.

Sosyal medyadan gelen yardım çağrılarını paylaştı, enkaz altında ya da başında gelen ihbarları gücü yettiğince AHBAP’ları ile birlikte yetkililere aktardı.

Bu süreçte çıkıp da iktidara yüklenmedi, aksine “Beni siyasetinize alet etmeyin” diye her kesimi uyardı.

Kendilerini ayrı bir noktaya taşımadı, kendilerini ön plana çıkarma derdinde olmadı, reklam peşinde koşmadı.

Belli kutuplaşmalar nedeniyle oluşan güvensizlik ortamında sadece güvenilen liman olmayı başardı bu adam… İnsanların bağışlarını gönlü rahat şekilde yapmasını sağladı. “Ben güvenmiyorum, bağış yapmam” demesini engelledi birçok kişinin…

AHBAP’ın, AFAD ile Kızılay ile koordineli bir şekilde ihtiyaçları tespit ederek, şeffaflık çerçevesinde gereken yerlere gerektiği gibi ulaştıracağından hiç şüphem yok bu bağışları.

***

Peki, şüphesi olanlar…

Şüphe duyması gereken o kadar çok şey varken onlara göz, kulak kapatıp, kafayı Haluk Levent ve AHBAP’a takanlar…

Birlik, beraberlik mesajları verip, “Bu süreçte siyaset yapılmaz” deyip, Haluk Levent ve AHBAP’larını siyasetin içine çekmeye çalışanlar, onları hedef alanlar, hedef gösterenler…

Önce “Bu kadar para bir kişiye emanet edilmez” diyenler, ardından AHBAP ile AFAD’ı kıyaslamaya, çatıştırmaya kalkanlar…

Bununla da kalmayıp FETÖ’cü birkaç ismin, “Bağışlarınızı AHBAP’a yapın” şeklindeki tweetlerini dikkate alıp, onların tüm kesimlerin güvendiği bir derneği “İtibarsızlaştırma” çabasında olduğunu düşünemeyip, garip imalarda bulunanlar…

Yetmezmiş gibi Haluk Levent’in geçmişte beraat ettiği davalar üzerinden yürüyenler…

Evet, niyetiniz, amacınız, derdiniz ne?

Neyi bu denli sorguladınız bugüne kadar da yaptığı bağış kampanyalarında her şeyi şeffaf bir şekilde ortaya koyan bir ismi ve AHBAP’larını sorgular oldunuz?

Bugüne kadar aleni ortada duran hangi lekeyi, kiri gördü gözleriniz de üzerinde leke olmayan bir isme, bir derneğe çamur atmaya, onu kirletmeye yelteniyorsunuz?

“Gün birlik günü” deyip, “AHBAP”lığı bozma çabanız niye?

Bir insanı, bir iyilik hareketini, iyilik yaptığı için hedef almak, tartıştırmak niye?

Farkına varın artık, KİR-LE-TE-MEZ-Sİ-NİZ…

SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları