KONUŞMASI KOLAY TABİ…

Bu kentte basılı gazete olmadan internet gazetesi kurmaya cesaret eden, Kurulduğu günden bu yana kamuoyuna kendini kabul ettiren, Yaptığı habercilik ile...

Bu kentte basılı gazete olmadan internet gazetesi kurmaya cesaret eden,

Kurulduğu günden bu yana kamuoyuna kendini kabul ettiren,

Yaptığı habercilik ile basılı gazetelerin bile önüne geçen bir kuruluşuz.

Bunlar bizim gerçeklerimiz.

Ne kadar övünsek azdır.

Ama biz övünmeyi sevmiyoruz.

Bizi biz değil, okuyucu övsün, takdir etsin gerekirse yersin istiyoruz.

Ve çok şükür okuyucudan misliyle karşılık alıyoruz.

Kocaeli’nde yerel gazete okuma alışkanlığı olanların tercih ettiği ilk gazetelerden biriyiz.

Bakın, tek tercih edilen biziz demiyorum!

Hala daha tevazu gösteriyorum.

Benimle aynı işi yapan, bu sektörde yaşama mücadelesi veren, başka iş bilmeyip geçimini gazetecilikten sağlayan meslektaşlarıma saygım var çünkü.

Rakipsek düşman değiliz!

İşini hakkıyla yapan meslektaşımın sektörde yaşaması için her türlü dayanışma içerisinde de olurum.

Çünkü eşekten düşenin halini eşekten düşenler anlar.

Bir gazetenin varlığını sürdürebilmesinin yolu reklam almasıdır.

Bugün gelinen noktada ekonomik krizle birlikte şirketler, firmalar reklamı kıstığı için bu durum bize olumsuz yansıyor.

Ama bir şekilde ayakta kalmaya, habercilik yapmaya devam ediyoruz.

Neden mi?

Çünkü gazetecilik bir tutkudur, yaşam biçimidir bizim için.

O etiket üzerimize yapışmışsa artık onsuz yaşayamayız demektir.

Sürünerek bile olsa gazetecilik yapmaktan geri durmayız.

Bu anlamda bizler basılı gazeteler kadar şanslı değiliz.

Onlar uzun yıllar önce zapt altına alınan yasalarla korunmaya alınmışlar.

Basın İlan Kurumu’na tabi oldukları için hala daha satılmayan kağıt gazeteler üzerinden pastadan pay alıyorlar.

Hiç almayanı en az 50 bin lira alıyor.

Gazeteyi elinize aldığınızda içi bomboş, belediye haberleri dışında bir tane özgün haber dahi bulamazsınız ama resmi ilandan pay alıyorlar.

İnternet gazeteleri ise bir nevi ölüm kalım savaşı veriyor.

Reklam gelirleri giderlerin üçte birine bile tekamül etmeyen internet gazeteleri neredeyse bitkisel hayatta.

Durum buyken hükümet yeni bir yasadan söz ediyor.

İnternet gazetelerini denetlenebilir hale getirerek BİK’ten ilan almaya hak kazanmamız için çalışma başlatıldı.

Başlatmasına başlattı ama bizim sorunlarımızı, çözüm önerilerimizin neler olduğunu bizlere sormak yerine,

Sermayenin sözcülüğünü yapan basılı gazete sözcüleriyle toplantı yapmayı seçmişler.

Sağ olsun onlar da davet edildikleri o toplantıya gitmeden önce bizim halimiz nedir, beklentilerimiz nelerdir diye sorma gereği bile duymamışlar.

Olaylara kendi perspektiflerinden bakıp öneriler sunmuşlar.

Neymiş, BİK’ten ilan almamız için 3 yıl bekleme süresine tabi olmalıymışız.

Ben burada 9 yıldır hizmet vereyim, eleman çalıştırayım, vergi ödeyeyim, kira vereyim; ama BİK’ten ilan almak için 3 yıl daha bekleyeyim, öyle mi?

Bunu kime sordunuz? Neye göre bize bu zaman dilimini biçtiniz?

Hayatı boyunca masanın öbür tarafında bulunmayıp, bir eleman çalıştırmak nedir, bunu yaşamamış, maaşlı gazetecilik yapanlar mı benim hakkımı savunacak?

Bakın, bu iş empatiyle falan olmaz!

Bunu yaşamak, tecrübe etmek gerekir.

Basın İlan Kurumu da bir acayip.

Hala daha yasanın altlığını oluştururken, bizler adına karar almak için çalışma yaparken, basılı gazeteleri muhatap alıp, onların görüşlerini alıyor.

Basılı gazeteler hali hazırda zaten bir hazımsızlık içerisinde.

İnternet gazetelerine üsttenci bakışları devam ediyor.

Bizi küçümsüyorlar, kendilerini ombudsman bizi ise alt ligde görüyorlar.

Oysa bilmezler ki varlıkları patronlarının iki dudağı arasında.

Ne istediği manşeti atabilir ne istemediği manşeti atmam diyebilir!

Bağımsızlığın ne büyük keyif olduğundan da bihaberdarlar.

Şimdi bu konumdaki gazeteciler tutmuş bizim geleceğimizle ilgili ahkam kesmiş.

Önerdikleri her maddenin içinde internet gazetelerini küçümseme, baskılama, geri plana atma var.

Aslında benim tepkim de buna!

Yoksa BİK’ten ilan almışım almamışım çok dert değil.

Bugüne kadar arkamda BİK mi vardır?

Dokuz yıl nasıl yaşattıysam bir 19 yıl daha bu gazeteyi yaşatırım evelallah!

Ama şu basılı gazetelerde görevli arkadaşların internet medyasına biçtikleri role fena halde takıldım.

Onlara tavsiyem şudur:

Sizden önce de bu piyasada kendini ‘duayen’ diye tanımlayan ibretlik öyküsüne sahip iki gazeteci daha vardı.

İkisi de kendini bulunmaz hint kumaşı zannediyordu.

Birisinin gazetesi kapandığında ne yaptı?

Kendine internet bloğu açtı.

Sonrasında ise o küçümsediği internet gazetelerinin arasında var olmaya çabaladı.

Diğer duayen(!) ise, bir basın toplantısında ‘ben internetçilerle aynı masada olmam’ deyip avazı çıktığı kadar bağırdığını unuttu.

Düşmanım dediği meslektaşının şahsi bloğunda yazı yazmaya kadar düştü.

O kadarla kalsa iyi…

O siteden bu siteye gitti, gittiği her yerde patronunun borazancısı oldu.

Demem o ki, bu iki ibretlik insan, küçümseyerek baktıkları internet gazetelerine muhtaç hale geldi.

Yani ne oldum dememeli ne olacağım demeli.

Bir zamanlar yazdıkları yazılarla kenti yatırıp kaldıran sözde duayenlerin sonu ortada.

Hiç olmazsa buradan kendimize paye çıkarmayı bilmeli.

Biz sizleri onlardan hep ayrı tuttuk, hep saygı duyduk ama maalesef bizim geleceğimizi etkileyecek önemli bir konuda siz bizi yok saymayı seçtiniz.

Kendiniz çalıp kendiniz oynadınız.

Yok şu kadar eleman çalıştırmalıymışız, yok bu kadar yıl beklemeliymişiz, yok özgün haber sayısına bakılmalıymış, yok bilmem ne…

Aslında bu saydıkları tüm kriterler bizde mevcut.

Ama benim derdim o değil.

Derdim, aynı işi yapan insanlar olarak bize danışılmadan bizim adımıza karar vermeleri.

Derdim, hala daha internet gazetelerini basılı gazetelere ezdirme istekleri.

Bunları o arkadaşlarımın yüzüne de söyleyebilirdim ama madem kendileri bizi köşeden haberdar ettiler,

Madem bir telefonu çok gördüler,

Ben de aynı yöntemle hislerimi paylaşmış olayım.

Samimiyetsizsiniz arkadaşlar, samimiyetsiz…!

----------------------

İYİ OLMAK ZORUNDAYIZ

Söz gazetecilikten, bizim sektörden açılmışken biraz kendimizden bahsedeyim.

Övünmeden nasıl olacak bilmiyorum ama içten içe kendimizle övündüğümü söylemeden de geçmeyim.

Piyasanın iyilerindeniz.

Sürekli özgün içerikler üretme çabasındayız.

Kimsenin cesaret edemeyeceği başlıklar atıyoruz.

Haberlerimiz birkaç gün sonra diğerleri tarafından takla attırılarak okuyucuya sunuluyor.

Tabi okuyucu ilk bilgiyi bizden aldığının farkında.

Bu da bizi ayrıca mutlu ediyor.

Programları takip etmeye özen gösteriyoruz.

Takip ettiğimiz programlarda ayrı ayrı haberler yapıyoruz, emek veriyoruz.

Her kesimin sesi olmaya çalışıyoruz.

Arkadaşlarımız özel röportajlar yapıyor.

Sanırım yakın zamanda ben de başlayacağım.

Ama bu işi öyle güzel yapıyorlar ki, iki adım geride durmaya devam etsem mi diye düşünmeden edemiyorum.

Editörümüz Bilge Murat her hafta bir muhtarı ağırlıyor.

Çokta güzel noktalara temas ediyor.

Yazı İşleri Müdürümü Uğur Ulusoy, siyasetin kanaat önderleri ve STK‘larla söyleşilerde on numara.

Hepsi çok ilgi görüyor.

Gazete Barış’ın acar muhabiri Merve Dişli de ilçe başkanlarıyla röportajlara başladı.

CHP İzmit İlçe Başkanı ile yaptığı röportajın ilk bölümü bugün yayınlandı ve en çok okunanlar listesinde yerini aldı.

Kısacası gazetede işler iyi, keyfimiz iyi.

Her şeyden önce çok uyumlu bir ekip olduk.

Genel Yayın Koordinatörümüz Yılmaz Karabıyık yönetiminde ortaya güzel işler çıkıyor.

Her haberimize özeniyoruz, okuyucuya farklı tasarımlarla sunmaya gayret ediyoruz.

Kimseden korkmuyor, kimseye minnet duymuyoruz.

Biz duysak duysak ancak vefa duyarız.

O da çok insani bir duygudur.

Gerisini kafamıza bile takmıyoruz.

Gazete Barış her geçen gün farkını konuşturmaya devam edecek.

Bugüne kadar kimler kimler gazete kurdu ama hiçbiri bizi tahtımızdan edemedi.

Ha, tabiki ben de isterim rekabet olsun, bizi kamçılasın.

İnşallah yaptıkları işlerle bizi kıskandıracak ölçekte gazeteler var olur.

Tek kalmak iyi ama onun da bedeli ağır.

Okuyucu ne hata kabul ediyor ne durağanlık ne de sıradanlık.

Az vitesi boşa atayım dediğinizde hemen sizi ikinci plana atıveriyor.

O yüzden Gazete Barış hep iyi olmak zorunda.

Saygılarımla…

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları