"Asla geçmişte yaşama ama daima geçmişten ders al"
Her birimiz bu dünyayı deneyimlemeye geldik. Her insanın temel ihtiyacı mutlu olmaktır ve mutlu olmayan kişi yaşama öfke duyar. Hayatı duygularımızla...
Her birimiz bu dünyayı deneyimlemeye geldik. Her insanın temel ihtiyacı mutlu olmaktır ve mutlu olmayan kişi yaşama öfke duyar.
Hayatı duygularımızla deneyimleriz. Bu nedenle hayat bize tüm duyguları sunar. Çünkü insan, son derece zengin bir duygu dünyasına sahiptir. Bu duyguları yorumlama, hissetme, deneyimleme seçimini ise bize bırakır. Çünkü yaşam, çeşitliliği ve özgür iradeyi sever.
Suçluluk duygusundan coşkuya, kızgınlıktan sevgiye uzanan tüm duygular ruhsal gelişimimiz için gereklidir. Duygularımızı olumsuz kılan şey onları dolu dolu yaşayıp ifade edebilmeyi bilmememiz, verdiği mesajları doğru değerlendiremeyişimizdendir.
Her dönemde, her yaşta yaşadığımız olayların içinde var olan duyguları deneyimleriz. Bu deneyimlerin öğretmek istediği dersi öğrenemezsek, kendimizi huzursuz ve gergin hissederiz.
Geçmişe ait çözümlenememiş, ertelediğimiz duygulardan sıyrılıp an ’da yaşamanın farkındalığına ulaştığımız zaman ancak özgürleşebiliriz.
Çünkü geçmişe ait çözümlenmemiş duygusal birikimler, şu an yaşadıklarımızı olduğu gibi görmemizi, gerçekçi bir değerlendirme yapmamızı engeller.
Bizi huzursuz eden duygularımızı gözden geçirmeliyiz, sakladığımız, gizlediğimiz, utandığımız duygularımızla yüzleşerek kaynağına inmeliyiz.
İfade edilmemiş tüm duygular, bizi önyargılı ve alıngan kılar. Kişilere ve olaylara gerektiğinden fazla tepki göstermemize hatta kontörlü kaybetmemize, kendimize ve çevremize olan inancımızı yitirmemize sebep olur.
Güçsüz yanlarımızın, acizliklerimizin, savunmasızlığımızın, değersizliklerimizin yani kendimizi mutsuz hissetmemizin nedeni geçmişten biriktirerek getirdiğimiz duygu çöplüğünün ağırlığındandır.
Bizi mutsuz eden duygularımızı unutmak ya da reddetmek yerine anlamaya çalışmalıyız. Eğer kronik bir mutsuzluk içindeysek, yaşam amacımızı ve doğru yaşam anlayışımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.
Doğru yaşam nedir?
Duygularımızda, inandıklarımızda, söylediklerimizde ve yaptıklarımızda kendimizi özgür hissetmek ve varlığımızı yalnızca kendimize değil, başkalarına da yararlı, geliştirici kılmayı amaç edinmektir. Yaşam amacımızın farkına varmak ve bu amacın peşinden arzuyla gitmektir.
Sorgulanarak fark edilmiş bir yaşam amacında doğru yaşayan insan kendisini değerli hisseder. Özgüveni ve özsaygısı oldukça yüksektir. Bu özelliklere sahip bir insan çevresine de aynı hassasiyeti gösterir.
Sevecendir ama kendini ezdirmez.
Anlayışlıdır ama kendini sömürtmez.
Saygılıdır ama hakkını savunmayı bilir.
Geçmişte ya da gelecekte değil an ‘da yaşar. Geçmişin duygusal birikimine değil deneyimine odaklanır. Bu birikimlerden yararlanarak gelecekten korkmak yerine isabetli seçimler yapmayı bilir.
Ne demiş Hz. Mevlana; “ ASLA GEÇMİŞTE YAŞAMA AMA DAİMA GEÇMİŞTEN DERS AL”
Sevgiyle kalın..