Bu işte bir gariplik var!
Çok ekonomik krizler gördük ama hiçbiri bu kadar ağır olmadı. Ve hiçbirine bu kadar sessiz kalınmadı. Gün aşırı zamlara vatandaş hiç bu kadar alışmadı. Artık...
Çok ekonomik krizler gördük ama hiçbiri bu kadar ağır olmadı.
Ve hiçbirine bu kadar sessiz kalınmadı.
Gün aşırı zamlara vatandaş hiç bu kadar alışmadı.
Artık şaşırma eşiğimiz öylesine düştü ki, ekmek 10 lira oldu deseler bile kimsenin gıkı çıkmayacak!
*
Yazar kasa atılması ile yıkılan bir koalisyon hükümetinin ardından başa gelip,
20 yılı aşkın süre tek başına iktidar olan AKP, iyiden iyiye ülkemizi üretim ekonomisinden tüketim ekonomisine kaydırdı…
Neredeyse sadece vergi ile geçinen, daha çok dışa bağımlı bir ülke haline geldik.
Kur arttıkça enflasyon tavan yapıyor, tükettiğimiz tüm ürünler, tüm ihtiyaçlarımız pahalanıyor.
Akaryakıta her gece yeni bir zam ekleniyor.
Geçen yıl 7 lira civarında olan mazot, bugün itibariyle 30,01 lira oldu. Belki 1 hafta sonra bu rakamı bile sollayacak.
*
Gerçekten inanılır gibi değil.
Ama gelin görün ki kur korumalı vadeli mevduat ile doları bir gecede düşüren iktidar, enflasyonu aşağı çekemediği gibi doları da euroyu da yerinde tutamadı.
Kur arttıkça bu mevduatın yükü de Hazine’nin sırtına bindi ve işler iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Esnaf dertli, çiftçi dertli, otobüsçü, taksici, fırıncı dertli.
Vatandaş zaten perişan…
Ancak tüm bunlara rağmen iktidarın derdi muhalefet, yıllar önce gerçekleşmiş olan Gezi olayları…
O gün kanıtlayamadıklarını, bugün zamlara bile sessiz kalan vatandaşa yutturma peşindeler.
Kavga edecekleri bir düşman bulamadıkça, eski düşmanlarından medet umuyorlar.
Çünkü gündem değişmedikçe vatandaşın kafası hep geçimde.
*
Benim derdim yok, AKP iktidarda kalmış, yok iktidardan düşmüş falan bunlar değil.
Sandık kurulur, milli irade kimi isterse onu seçer ve iktidar yapar.
Biz sadece yanlışları eleştirir, doğruları bekleriz iktidarlardan. Vatandaşın derdini anlatırız, derman olmalarını bekleriz.
Lakin vatandaşın derdi boyunu aşmış. Tenceresi dolmuyor.
Ve mevcut iktidar, bu krizi aşacak kalıcı çözümler üretmek yerine kısa vadeli çözümlerle hataya düşüp krizi derinleştiriyor. Akabinde de ilginç bir savunma mekanizması ve yapay gündemler yaratıyor.
*
Düşünebiliyor musunuz, doları düşürünce alkış bekliyorlar ancak dolar tekrar yükselişe geçince sorumluluk almıyorlar. Hatta doların yükselişini övecek, bunun ihracatı, istihdamı artırdığını söyleyecek, eskiden TL’nin kıymetli olmasını kötü bir şeymiş gibi gösterecek kadar gülünç duruma düşüyorlar.
Ve işin garibi bir kesim dar gelirli aileleri daha da darlayan bu krizin mimarlarını cansiperane savunmayı sürdürüyor.
Üstelik bu dara kendileri de düşmüşken…
*
Asıl sorun ne biliyor musunuz?
Bütün bunları sorgulayacak olan iktidar değil, muhalefet olmalı!
Muhalefet, tüm bu olumsuzluklara, ağır hakaretlere, krizlere rağmen neden iktidarı garantilemediklerini kendilerine sormalı.
Çünkü bu işte gerçekten bir gariplik var!
Evet, iktidar yorgun, iktidar artık bu gemiyi yürütemiyor.
Ancak öte taraftan muhalefetten hiç kimse ipi göğüsleyemiyor.
Bunca hayat pahalılığına bunca olumsuz tabloya rağmen
Her şey son anda belli olacak.
Bu sizce de garip değil mi?
Mevcut tabloya göre ortada ne AKP kalmalı ne de Erdoğan!
Hatta öyle bir psikoloji oturmalı ki, Erdoğan biçare seçim sandığını kendi elleriyle tez zamanda halkın önüne koymalı.
Var mı böyle bir şey, hayır yok!
Çünkü ne halk büyük tepkilerle Erdoğan’ı rahatsız ediyor ne de muhalefet…!
Top yekün afyonlanmış gibiyiz vesselam…
--------------
BİRAZ MOLA…
Yorucu bir kış mevsiminin ardından yaza merhaba dedik.
Pandemiydi, ekonomik krizlerdi oydu buydu derken daha da yorulduk.
Uzun zamandır kendimi doğru düzgün işe veremediğimin farkındayım.
Yazılarımı azalttığımın da…
Kısacası bir kafa dinlemek şarttı.
O yüzden bugün itibariyle kendime bir hafta izin verdim.
Çocuklarla birlikte güneye doğru uzanıp resetlenmeye çalışacağım.
Tabi ki yerel gündemi gittiğim yerden de takip edeceğim.
Döndüğümde daha dinamik daha enerjik olmayı umut ediyorum.
Kalın sağlıcakla…