Çocukluk İnançlarımızın İlişkilerimize Yansıması

Hayatımızda her şey ilişkilerden oluşuyor. Etrafımızdaki her şeyle bir ilişkimiz var. Nesnelerle, yiyeceklerle, hava durumuyla, araçlarla, insanlarla.. Ve tüm...

Hayatımızda her şey ilişkilerden oluşuyor. Etrafımızdaki her şeyle bir ilişkimiz var.

Nesnelerle, yiyeceklerle, hava durumuyla, araçlarla, insanlarla..

Ve tüm bu ilişkileriniz aslında kendinizle olan ilişkinizi yansıtıyor.

Kendinizle olan ilişkiniz, çocukluğunuzda etrafınızdaki yetişkinlerle olan ilişkilerinizle doğrudan bağlantılı oluyor. Yetişkinlerin bize olumlu ya da olumsuz davranışları kendimize karşı geliştirdiğimiz davranışlarımızda aynı oluyor çoğunlukla.

Bir an için, kendinizi suçladığınız zaman kullandığınız kelimeleri düşünün. Anne babanız sizi azarladıkları kelimelerle aynı değil mi?

Sizi övdükleri zaman hangi sözcükleri kullanıyorlardı? Siz de kendinizi takdir ederken aynı sözcükleri kullandığınızı fark edeceksiniz.

Belki de sizi hiç takdir etmediler, bu yüzden kendinizi nasıl takdir edeceğiniz konusunda fikriniz yok ve belki siz de takdir edilecek bir yönünüz olmadığını düşünüyorsunuz.

Anne babalarımızı suçlamıyorum, çünkü hepimiz kurbanların kurbanı rolündeyiz.. Size bilmedikleri şeyi öğretmeleri nasıl mümkün olabilirdi ki?

İlişkiler üzerinde birçok çalışma yapmış olan Sondra Ray, tüm önemli ilişkilerimizin, ebeveynlerimizden biriyle olan ilişkimizin yansıması olduğunu savunuyor. Ayrıca ilk ilişkimizle ( anne babayla) bağlantılı olan takıntılarımızdan kurtulmadan, istediğimiz gibi bir ilişkiyi yaratmakta asla özgür olamayacağımızı da öne sürüyor.

İlişkiler, bizim aynalarımız. Kendimize çektiğimiz şeyler daima ya sahip olduğumuz özelliklerin ya da ilişkiler hakkındaki inançlarımızın aynası oluyor.

Bu, patronumuz, iş arkadaşımız, komşularımız, sevgilimiz, eşimiz ve çocuklarımızla olan ilişkilerimiz için de geçerli.

Bu insanlarda hoşlanmadığınız şeyler ya kendinizin yaptığı veya yapmak istediği ya da inandığınız şeyler oluyor.

Onların bir şekilde hayatınıza uyan yönleri olmasaydı, onları çekmezdiniz ve hayatınızda yerleri olmazdı.

Bir an, yaşamınızda kendisinden rahatsız olduğunuz bir kişiyi düşünün. O kişide hoşlanmadığınız üç özelliği, onlarda değişmesini istediğiniz üç şeyi sayın.

Şimdi içinizin derinliklerine dönün ve kendinize sorun. “ Nerede benzerlik gösteriyorum ve ne zaman aynı şeyleri yapıyorum?”

Soğuk ve sevgisini göstermeyen bir sevgiliniz mi varsa, içinizde çocukluğunuzda anne babanızı gözleyerek öğrendiğiniz şöyle bir inanç var mı? “ sevgi mesafeli olmalı ve insan sevgisini belli etmemeli.”

Sürekli dırdır eden ve size destek vermeyen bir eşiniz mi var? Yine çocukluk inançlarınıza bakın. Dırdırcı ve destekleyici olmayan bir anne ya da babanız mı vardı? Siz de öyle misiniz?

Çocuğunuz varsa ve sizi rahatsız eden alışkanlıkları varsa, bunların sizin alışkanlıklarınız olduğu ihtimali çok yüksek. Çocuklar etraflarındaki yetişkinleri taklit ederek öğrenirler.

Başkalarını değiştirmek için tek yol, önce kendimizi değiştirmektir.

Siz düşünce ve inanç kalıplarınızı değiştirdiğinizde, “onlar” da farklı davranışlar göstereceklerdir.

Günün sözü: “Eğer hayatını değiştirecek tek bir insanı arıyorsan, aynaya bak!” Roman Price

Sevgiyle kalın...

SON DAKİKA HABERLERİ

Betül Arıkan Diğer Yazıları