MHP umudunu ‘ZİLLETE’ bağlamış(!)

MHP Kocaeli İl Başkanı Yunus Emre Kurt önceki gün gazeteye ziyaretimize geldi. Yunus Emre Başkanla en son röportaj yaptığımızda sohbet etmiştik. Aradan geçen...

MHP Kocaeli İl Başkanı Yunus Emre Kurt önceki gün gazeteye ziyaretimize geldi.

Yunus Emre Başkanla en son röportaj yaptığımızda sohbet etmiştik.

Aradan geçen süre zarfında onda ne gibi değişiklikler olduğunu merak ediyordum.

MHP’yi hayli yakın takip eden gazeteyiz.

Az çok sahada, saha dışında, perde arkasında neler olduğundan haberimiz var.

Biliyorsunuz, MHP Kocaeli genelinde karizmasının yerle bir olduğu dönemde çok genç bir il başkanıyla beyaz bir sayfa açtı.

Eski il başkanı hakkında çıkan şaibeler buradan Ankara’ya köprü olacak kadar çoktu.

MHP’ye olan güven tamamen ortadan kalkmıştı.

Hatta onu bırakın, Aydın Ünlü’nün tüm illegal işleri ve hakkındaki iddialara rağmen pişkinlikle “Lidere sadakat, ille de liderim” şeklindeki güzellemeleri, insanları Devlet Bahçeli’den dahi soğutur hale gelmişti.

İşte, siyasi partiler için bir il başkanı bu kadar önemli.

Milliyetçi Hareket Partisi geç de olsa bu konuda tavrını ortaya koyarak Ünlü’yü görevden aldı.

Kocaeli’de meydana gelen enkazı kaldırma işini ise çok genç yaştaki Yunus Emre Kurt’a verdi.

O gün bugündür takip ediyoruz.

*

Evet, MHP’de kesinlikle bir toparlanma söz konusu.

Bunun yanı sıra MHP akçeli işlerle anılan bir parti olmaktan çıkarıldı.

Yunus Emre Kurt parti tabanından ve Milliyetçi seçmenden sempati görmeye başladı.

Yaptığı her organizasyonda kalabalık kitlelere hitap etti.

İçlerinde sorunlar yok mu, elbette var.

Ama hangi partide yok ki?

Önemli olan bu sorunlar ne kadar dışarı yansıyor ne kadar hızlı toparlanıyor!

Gördüğüm kadarıyla yeni düzen MHP’de öyle büyük ayrışmalara, ekipleşmelere pek cesaret eden çıkmıyor.

Tüm bunların toplamında Yunus Emre Kurt başkanlığındaki MHP’nin iyi bir çizgiye çekildiğini söylemek mümkün.

*

Gelelim neler konuştuğumuza…

Aslında neler konuşulduğunu peyderpey haberlere yansıttık, daha da yansıtacaklarımız var.

Ama ben dikkatimi çeken noktaları sizinle buradan paylaşmak isterim.

Mesela bunlardan bir tanesi şu:

Yunus Emre Kurt’a Cumhur ittifakının halini, Millet ittifakının durumunu sordum.

Aman Allahım!

O ne demeçler, o ne cesur sözler!

Hatta kendisine de bu özgüveni fazla bulduğumu dile getirdim.

“Sıkıntı yok, genel siyaset olduğunda ben çok rahat konuşurum” diye karşılık verdi.

Konu ittifaklar olduğunda sınırları zorlarcasına tahrikkar mesajlar vermekten kaçınmadı.

Peki o mesajlar nelerdi?

*

Birincisi; Cumhur ittifakının paydaşı olarak artık Türkiye’de ekonomik problemlerin had safhada olduğunu o da kabul ediyor.

Ama bu sorunların çözümü için Millet ittifakını umut görmelerini bir tarafa bırakın, altılı masa için tıpkı Bahçeli gibi “ZİLLET” kelimesini kullanıyor.

Onların birleşiminden bir halt çıkmayacağını çünkü kendi içlerinde asla anlaşamayacaklarını savunuyor ve diyor ki;

*

“Üç defa mı ne oturdular bu 6’lı masa denilen zilletin ortakları, daha parlamenter sisteme geçmek dışında bir şey konuşmadılar.

Şimdi içlerinden DEVA çıktı, yarın hepsi teker teker çıkarlar.

Çünkü anlaşamayacaklar, çok büyük problemler bekliyor onları.

Onlar zannetti ki ‘AK Parti MHP ittifak kurdu biz de yaparız bu işi’ Biz önce ülkem ve milletim diyoruz kardeşim, sizin gibi önce milletvekilliği ve bakanlık demeyiz.

Onlar şimdi ortak listeden seçime girdiler diyelim.

Mesela Saadet Partisi CHP’nin listesine kaçıncı sıradan girecek? Dördüncü sıra CHP’lilere hakarettir, 8’inci sırada ise Saadet Partililer çalışmaz.

Onlar daha iyi günlerinde, çok sıkıntı, çok kaos görecekler.

Cumhurbaşkanı adayları belli değil. Belli olabilir mi, mümkün değil. Kılıçdaroğlu ben artık resmen adayım diyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da sen bu işi yapamazsın diyor. Karadeniz’e gidiyor yardım dağıtıyor.

İYİ Parti’de Cumali (Durmuş) Bey ‘Kılıçdaroğlu’ndan Cumhurbaşkanı olmaz’ diyor.

Bunun anlamı hasbelkader Kılıçdaroğlu aday olsa İYİ Parti Kocaeli teşkilatları Şanbaz Yıldız’a rağmen desteklemeyecek demek.

Hani Cumali Bey’in ağırlığı var ya(!) öyle diyorlar.

Dolayısıyla çok sıkıntı yaşarlar, onların bu problemleri çözmeleri on sene sürer, biz de o sürede 3 seçim daha kazanırız” diye konuşuyor.

*

Yunus Emre Kurt’un iddialı sözlerinden sonra şunu düşündüm.

Eskiden bu tarz konuşmaları muhalefetteki partiler yapardı.

Özellikle ana muhalefet partisi CHP, her seçim öncesinde AKP’nin gidici olduğunu, milletin bunlara artık geçit vermeyeceğini söylerdi.

Ama sorunların çözümüne dair sen ne yapacaksın sorusunun cevabını hiçbir zaman veremediler.

Halkı ikna edecek, güven teşkil edecek akılcı muhalefeti beceremediler.

Vatandaşı anlamak onlarla hemhal olmak yerine oy vermeyen halka göbeğini kaşıyan adam muamelesi yaptılar.

“İnsanlara balık vermeyi değil, balık tutmayı öğretin” sözünü kullandılar durdular ama o sözün nasıl hayata geçeceğine dair plan ve program geliştirmediler.

Bol bol nutuk attılar.

Günden güne kasası boşaltılan, milli servetleri adeta talan edilen, toplumun sinir uçlarıyla oynayan iktidarın yanlışlarından medet umdular, kaostan beslenmeye çalıştılar.

Zannettiler ki bu millet bunlara bir daha güvenmez, bize oy verir.

Ama o işler öyle olmuyor, olmadı da…

*

Bakın şu an yapılan anketlerde Cumhur ittifakı erimiş vaziyette.

Ama oradan kaçan oylar CHP’ye veya diğer partilere (yeteri kadar) gitmiyor.

Bir kararsızlar ordusu var Türkiye’de -ki, neredeyse parti kursalar kazanacak durumdalar.

Yani Yunus Emre Kurt’un “zillet” diye bahsettiği altılı ittifaka değil, Cumhur ittifakına da güven adeta yerlerde geziyor.

Ama Yunus Başkan tıpkı zamanında CHP’nin yaptığı gibi altılı masada çıkacak krizlerin sayesinde yeniden seçim kazanacaklarını ifade ediyor.

Hatta bunlar kavga ederken biz üç seçim daha kazanırız bile diyor.

Bu bir siyasetçi için en tehlikeli bakış açılarından biri!

*

Bu şu demektir:

Sizin vatandaşa anlatacak bir hikayeniz yok, kalmamış.

Sığındığınız tek liman, rakiplerinizin kavgası ve kavgadan, kaostan bunalan halkın yeni kaoslardan kaçarak tekrar size sığınması…

Beklenti buralara kadar inmiş.

Çünkü AKP iktidarının taşınır tarafı kalmadı.

Neyi neyle örteceksin, hangi birini savunacaksın?

Savunamadığın noktada yapılacak tek şey, karşı tarafı karıştırmak veya suçlamaktır.

Yunus Emre Kurt da tipik siyasetçiler gibi bunu yapıyor.

Ha, gerçekten de o masadan birlik çıkar mı, çıkmaz mı, çıkmazsa ne olur, soruları hep var.

Ancak buna bel bağlamak iktidarın yegane hedefi, arzusu, duası halini almışsa durum onlar açısından sıkıntılı demektir.

Kısacası Cumhur ittifakı yeni bir hikaye yazmadığı sürece umutlar o masanın karışmasına veya devrilmesine bağlı.

Benim anladığım bu!

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları