Suriyeliler, bayramda ülkelerine gidebiliyorsa neden geri dönüyorlar?

Bayramın yaklaşması ile tekrar gündeme gelen fakat yaklaşık 20 yıldır uygulanan “Bayramlaşma izni” ile ilgili Mülteciler Derneği Sosyal Medya Sorumlusu Ahmet Selman Özdemir bir yazı yayınladı. Özedemir yazısında Suriyelilerin bayramda ülkelerine gidebildikleri halde neden Suriye’de kalmayıp geri döndüklerine dair cevaplar verdi

Mülteciler Derneği Sosyal Medya Sorumlusu Ahmet Selman Özdemir, Suriyelilerin bayram izni alarak memleketlerine dönmeleri sonrasında yaşanan tartışmalarla ilgili bir yazı kaleme aldı. Hatırlanacağı gibi kentimizde de İl Göç İdaresi önünde bayram izni için Suriyeli izdihamı yaşanmış, Suriyeliler zaman zaman birbirleriyle tartışmıştır. Ahmet Selman Özdemir’in pek çok konuya açıklık getiren yazısı şöyle; “Türkiye ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasında 1924 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması ile devlet sınırlarının belirlenmesinden sonra iki ülkedeki akrabalar birbirlerinden ayrılmak zorunda kaldı. 1999 tarihinde Şanlıurfa ve Haseki valilikleri arasında imzalanan bir protokolle, her 2 il sınırları içinde yaşayan akrabaların, idari mektupla sınırı geçerek birbirlerinin evlerinde bayramlaşmalarına izin verildi. 1999 yılına kadar insanlar tel örgülerin arkasından birbirlerine bağırarak bayramlaşırken, bu tarihten sonra ise 48 saat süreyle sınırın diğer tarafına geçme hakkı elde ettiler. Böylece bayramlar gerçek bir bayrama dönüştü.

TEL ÖRGÜLER ARKASINDAN BAYRAMLAŞMA

Savaşın başladığı 2011 yılında Türkiye Suriye sınırı 3 yıl süreyle geçişlere kapatılmıştı. Adı “Bayramlaşma İzni” Olarak Kaldı, Suriyeliler Artık “Bayram” Yapmaya Gitmiyor

Öncelikle “bayram” kelimesine yüklediğimiz anlamı, şu an binden fazla silahlı grubun bulunduğu, 8 yıldır iç savaş nedeniyle alt ve üst yapısı zarar görmüş, milyonlarca insanı evinden yurdundan etmiş, bir o kadar kişinin de çatışmalarda hayatını kaybetmesine sebep olmuş bir ülke için tekrar düşünelim. Bayramlaşma İzni alan Suriyeliler ülkelerine artık “bayram” yapmaya değil, savaş nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıkları evlerinin, iş yerlerinin, şehirlerinin, sevdiklerinin son durumuna bakmak için gidiyorlar. Yıkılmış evlerin ve sokakların arasında dolaşıp unutulmak üzere olan hatıralarını canlı tutmaya çalışıyorlar. Yaşama umudu olanların bazıları orada kalıyor. Büyük bir kısmı ise “belki bir daha ki seneye” diyerek Türkiye’ye geri dönüyor.

SURİYE’DE BAYRAM

NE KADAR MÜMKÜN?

Kendi bayramlarımızı düşünelim. Genel olarak bayram namazı için camiye gideriz ve oradaki insanlarla bayramlaşırız. Akrabalarımızı, komşularımızı, arkadaşlarımızı ararız. Hasta ve yaşlıları ziyaret ederiz. Hayatını kaybetmiş olan sevdiklerimizin mezarlarına gidip dua ederiz. Evimizde misafir ağırlarız, başkalarının evlerine misafir oluruz. Çocukları sevindiririz. Bayram tatili uzun diye kafa dinlemek için sahil kenarı ya da ormanlık bir alana doğru geziye çıkarız. Tanıdığımız insanlarla zaman geçirir hoş sohbetler ederiz. Peki bu ve buna benzer şeyleri şimdiki Suriye’de yapmak ne kadar mümkün?

HALEP EMEVİ CAMİ – Halep Emevi Cami bayram namazı için güzel bir tercih olabilir mi?

DOĞU GUTA YIKILMIŞ EVLER – 6 Şubat 2019’da İstanbul Kartal’da çöken binanın enkazı 4 günde temizlenebilmişti. Peki bu şehirler kaç günde temizlenebilir ve insanlar yeniden ev yapıp bayramlarda birbirlerine misafir olabilir?

SURİYE’DE SAVAŞ BİTMEDİ

Suriye’de savaş bitmedi, sadece bazı bölgelerde çatışmalar bitti. Yarın ne olacağı belli olmayan bir ortam hakim Suriye’de. Savaş bitti diyebilmemiz için savaşın bir kazananı ve bir kaybedeni olmalı. Bir grubun Suriye’nin tamamında kontrolü ele geçirmiş ve diğer tüm güçleri etkisiz hale getirmiş olması gerekli. Ya da tüm tarafların bir masanın etrafına oturup Suriye’nin geleceğini planladıkları bir barış anlaşmasına imza atması gerekli. Şimdiye kadar ne bir grup tüm Suriye’de kontrolü sağlayabildi ne de savaşın tüm tarafları bir masada oturup barış anlaşması imzalayabildi. Şu an Suriye topraklarında bulunan her grubun Suriye için kendisine göre bir planı var. Hiçbir grubun da diğer tüm grupları bir araya getirip anlaşabileceği bir planı yok. Bugün çatışmaların sona erdiği topraklarda yarın büyük bir savaş başlayabilir. Ya da bugün sakin görünen topraklarda bir anda silahlar yeniden çekilebilir. Bunun olmayacağının garantisini verecek bir istikrar ortamı yok Suriye’de.

DUMA'DA BİR HASTANE – Grip, halsizlik, yüksek ateş gibi rahatsızlıklar için değil hayatta kalmak için gidilen bir hastane.

ELBAB BOMBALI SALDIRI – Sokaklar güvenli mi?

ÇATIŞMALARIN SON BULDUĞU YERLERE GİDEBİLİRLER Mİ?

Türkiye’nin kontrolünde olan güvenli şehirler var. (Azez, Afrin, Soran, Aktarin, Cerablus ve El Bab) “Suriyeliler buraya gitsinler, buralarda savaş yok” diyoruz. Fakat bütün sorunlar bu şehirlerde savaş olmaması ile çözülüyor mu? 3,6 milyon Suriyeli için oturacak ev var mı? 0-18 yaş aralığındaki 1,6 milyon Suriyeli çocuk için ilkokul, ortaokul, lise, üniversite var mı? Bu okullarda eğitim verecek öğretmenler var mı? Hastalar için hastane, ilaç, doktor var mı? Bu kadar insanın gıda ihtiyacı nereden ve ne şekilde karşılanacak? Bu kadar insan hangi işte çalışacak ve hayatını devam ettirebilmek için para kazanacak? İçme suyu, elektrik, kanalizasyon, ısınma, iletişim, ulaşım gibi temel ihtiyaçlar bu kadar insan için nasıl karşılanacak? “O zaman hepsi bir anda gitmesin, yavaş yavaş gönderelim” desek bile tüm bu temel ihtiyaçlar için maddi kaynağı kim sağlayacak? “Savaş bitti gitsinler” demek işin kolay kısmı. Ama bir ailenin oraya gidebilmesi için her türlü yaşam koşullarının oluşturulması gerekiyor. Aksi halde bu kadar insanı bu bölgelere göndermek, savaşın en sert dönemlerinde onlara yüz çevirenlerin yaptığı kadar acımasız bir hareket olur.

AFRİN'DE TEMİZ SU BULMAYA ÇALIŞAN SURİYELİLER – Sadece savaşın son bulmuş olması yetmiyor. Afrin’de temiz su bulmaya çalışan Suriyeliler – Şubat 2019

NEDEN SAVAŞ OLMADIĞI HALDE…

Her Türk insanının memlekete gidip köye bir ev yapma hayali vardır. Her bayram tatilinde memlekete gittiğimizde bu hayalimizi daha da büyütürüz ama nedense bir türlü gerçekleştirmeyi başaramayız. Bunun için birçok sebebimiz vardır. Çünkü asgari ücret de olsa her ay maaş aldığımız işimizi bırakıp köyde hayvancılık ya da tarımla uğraşamayız. Çünkü çocuklarımızın okulu vardır ve iyi bir eğitim almaları ve üniversiteye gitmeleri gerekir. Çünkü kira da olsa başımızı sokacak bir evimiz vardır ve bu ev markete, okula, hastaneye, otobüs durağına, sevdiğimiz kafelere, sinemaya yakındır. Musluğundan her daim su akar. İnternet, elektrik, telefon ve televizyonumuz her zaman çalışır durumdadır. Savaş olmadığı halde bizim bile memlekete “gidememek” için birçok sebebimiz varken Suriyeliler, savaş korkusu ile bırakıp geldikleri topraklarda, yıkılan evlerinin, ölen akrabalarının olduğu yerlerde bu tür imkansızlıklarla nasıl yaşayacaklar?

SURİYELİLER NE ZAMAN DÖNER?

Köyden kente göçün sebebi bu tür ihtiyaçların kırsal kesimde daha zor karşılanıyor olması değil mi? İnsanların köye ev yapma hayalini “emekli olduktan sonra” gerçekleştirmelerinin öncelikli sebebi de artık alacakları emekli maaşı ile köyde geçimini sağlayacak bir işle meşgul olmak zorunda kalmadan hayatını devam ettirebilecek olmalarıdır. Birçok kimse yukarıda saydığımız bu tür ihtiyaçlara daha az gereksinim duyduğu için kentten köye doğru daha kolay göç edebilmektedir. Hava saldırısı olabilir endişesi olmadan sokaklarda dolaşabilmek, alışveriş yapabilmek, kafelerde oturmak, markete gitmek güzel olurdu. Suriye’de ne zaman savaş biter, güven ve istikrar ortamı yeniden tesis edilir ise o zaman insanlar geri dönmeyi düşünürler. Çatışmaların son bulduğu yerlerdeki belirsizlikler de net olarak giderilmeli ve insanlara yaşam alanları oluşturulmalıdır. Ancak bu şekilde olursa insanları geriye döndürebiliriz.

ZİYARETLERİN ÖNEMİ

Türk Alman Üniversitesi (TAU) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve TAU Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan konuyla ilgili yaptığı açıklamada: Suriyelilerin “bayram tatili” için Suriye’ye gitmelerine Türkiye özel olarak izin veriyor. Burada temel amaç sadece insani bir buluşma değil, Suriyelilerin ülkeleri ile bağlarının kopmamasıdır. Böylece gönüllü geri dönüş için zemin sıcak tutuluyor. Akrabalarını, arkadaşlarını, hemşerilerini, evlerini, bahçelerini hiç görme imkanına sahip olmayanlar çok daha kolay koparlar ve tam da o zaman Suriye’ye dönmek konusunda duygusal kopuş da yaşanır. Bu ziyaretler gönüllü geri dönüş politikasının bir parçası olarak okunmalıdır.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber