İzmit’te yağmurlu havada iş cinayetleri için toplandılar!
TMMOB Kocaeli Şubesi bugün Sabri Yalım Parkı önünde işçi cinayetleri için bir araya gelerek basın açıklaması düzenledi
TMMOB Kocaeli Şubesi bugün 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü dolayısıyla, Sabri Yalım Parkında basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya CHP Kocaeli Milletvekilleri Harun Yıldızlı, Nail Çiler, CHP Kocaeli İl Sekreteri Sadun Azak, Veli Der Başkanı Ayşe Irmak, CHP İzmit İlçe Yöneticileri Bengisu Şentürk, Hayriye Demiralp, TMMOB Kocaeli Şubesi katıldı.
33’üncü yıl
Açıklamada sözü alan TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Sekreteri Mehmet Ali Elma şunları söyledi: “Bugün 3 Mart 2023, 1992 yılında Zonguldak Kozlu’daki kömür madeni ocağında grizu patlaması sonucu 263 maden emekçisini kaybettiğimiz katliamın 33. yılı. Madenlerde, fabrikalarda, inşaatlarda, tersanelerdeişyerleri çalışanların mezarı olmaya devam ediyor. Her yıl binlerce emekçi çalışırken hayatını kaybediyor. Ülkemizdeki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, insan hayatının, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için 3 Mart tarihi TMMOB tarafından “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edilmiştir.
32 bin emekçi hayatını kaybetti
Yaşanan onca acıya, yaptığımız tüm uyarılara rağmen gerekli
önlemler alınmadığı, yapılması gereken düzenlemeler yapılmadığı
için aradan geçen 33 yılda on binlerce kişi, evine ekmek
götürebilmek için çalıştığı işyerinde hayatını kaybetti. İşçiler
için ekmek mücadelesi yaşam mücadelesine dönerken, kayıtlara geçen
rakamlara göre; 2024 yılında en az 1897 işçinin, iş cinayeti
nedeniyle yaşamını yitirdiği tespit edildi.
Emek sömürüsünün derinleştiği; esnek, güvencesiz istihdamın
yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği 23 yıllık AKP
iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümleri tarihin en yüksek
sayılarına ulaşmış, 23 yılda 32 binin üzerinde emekçi işyerlerinde
hayatını kaybetmiştir. En son yangın faciası yaşadığımız
Kartalkaya’da insanlarımız patronların daha fazla kar yapmak için
önlem almadığı ve kamu otoritesinin denetim yapmayarak buna göz
yumduğu için çıkan yangında hayatlarını kaybetmiştir.
Sadece toplu katliamlar değil, her gün tekil tekil de olsa birçok
işyerinde denetimsizlik ve kar hırsı nedeniyle iş cinayetleri
yaşanmaktadır.
Köklü ve yapısal sorunlar
Emekçilerin hayatlarını kazanmak için gittikleri işyerlerini,
hayatlarını kaybettikleri yerler haline gelmesi ülkemizin en büyük
trajedilerinden birisidir. Denetimsizlik ve yaptırımsızlık sürdükçe
iş cinayetlerini engellemek mümkün değildir. Bu durum mevcut yasal
düzenlemelerin iş kazalarını ve ölümlerini önlemekteki
yetersizliğinin, ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda
köklü ve yapısal sorunlar olduğunun en açık göstergesidir.
Oysa “elverişli koşullarda çalışma hakkı” İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nde güvence altına alınmış bir haktır. Emeğin yüzlerce
yıllık mücadelesi sonucunda benimsenen bu hak, “işçi sağlığı ve iş
güvenliği” adıyla tüm dünyada kabul edilen temel bir çalışma ilkesi
halini almıştır.
İşçi sağlığı ve güvenliği alanında 2013 yılında yürürlüğe konulan
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çalışma yaşamını
düzenleyen tek yasa değildir. Çalışma yaşamı, 4857 sayılı İş
Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu olmak
üzere birçok yasa ile biçimlendirilmiştir.
Piyasa koşullarını terk etti
İş yasalarının, çalışanların hakkını korumak ve geliştirmek
amacını temel ilke edinmesi gerekirken, 4857 sayılı İş Kanunu, 6331
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanunu ve alana ilişkin yapılan diğer düzenlemeler
işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve
kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı, ödünç
işçiliği yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai
ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı ve iş
güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne
engeller koyan düzenlemelerdir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu ile işçi sağlığı ve güvenliği alanı, taşeronlaştırılmış,
piyasa koşullarına terk edilmiştir.
Bu yasayla beraber, işverenin işçi sağlığı ve güvenliğini sağlama
yükümlülüğü, Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) adıyla kurulan,
irili ufaklı şirketlere bırakılmıştır. Bunun sonucunda da işçi
cinayetleri ve meslek hastalıkları hızla artmıştır.
Sendikal haklar baskı altında
6331 sayılı Kanunu, İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Taşeronlaştırma Yasası olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. İşverenler iş yerlerinde iş kazalarına yönelik koruyucu, etkin ve yeterli önlemlerde bulunmadıkları için, siyasi iktidar bu kazaların ölümle sonuçlanacağı bilindiği halde kazaların önlenmesi için yeterli ve etkin denetleme yapmadığından, ayrıca yükümlülüklerini yerine getirmeyen işyerlerine caydırıcı yaptırımlar uygulamadığından doğrudan sorumludur. Ülkemizde iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının bir diğer nedeni de, emekçilerin sendikal haklarının baskı altında tutulmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller tüm çalışanlar için kaldırılmadıkça işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır.
Facialara son vermek mümkündür
Sendikasız uzman, sendikasız işçi, örgütsüz bir çalışma yaşamı
ile emekçiler tüm olumsuzluklara açık ve savunmasızdır. Bu
savunmasızlığa karşı adil yargılanma, örgütlenme, insani koşullarda
bir çalışma yaşamı ve işyerlerinde emekçilerin ölmeyeceği,
yaralanmayacağı, sakat kalmayacağı bir düzen istiyoruz.
İş cinayetleri ve iş kazalarının büyük çoğunluğunun önlenebilir
nitelikte olduğunu hepimiz biliyoruz. Bilimsel ve teknik ölçütler
doğrultusunda atılacak adımlarla, göz göre göre “geliyorum” diyen
facialara son vermek mümkündür. Ancak bunun için önce insan
hayatına ve emeğe değer veren bir yaklaşımın benimsenmesi
gerekmektedir.
Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş kazaları ve iş
cinayetleriyle mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm,
yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir
emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve
güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz.
Tüm ülkede, tüm çalışma alanlarında iş güvenliği önlemlerinin
artırılması, etkin denetim sisteminin yerleştirilmesi, iş
cinayetlerinin ve iş kazalarının durdurulması için yılmadan
mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.”