Uzmanlar uyarıyor: Akraba evliliklerine dikkat! Taşıyıcı olabilirsiniz
Ülkemizde en çok Antalya, Antakya, Mersin gibi bölgelerde görülen Talasemi'yi Türkiye nüfusunun yüzde 2,1'i taşıyor
Kocaeli Şehir Hastanesi Hematoloji Hekimi Uzm. Dr. Beytullah Altınkaynak, Talasemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
AKDENİZ ANEMİSİ OLARAK BİLİNİYOR
Talasemi'nin dünyada ve ülkemizde en sık görülen, önlenebilir kalıtsal kan hastalığı olduğunu hatırlatan Altınkaynak, "Akdeniz çevresindeki ülkelerde sık görülmesi sebebiyle Akdeniz Anemisi olarak da adlandırılmış olmasına rağmen dünyanın her yerinde görülebilmektedir. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 2,1'i taşıyıcıdır. Bu oran Antalya, Antakya, Mersin gibi bölgelerde yüzde 12’lere kadar çıkabilmektedir’’ dedi.
TANISI NASIL YAPILIYOR
Talasemi tanısının, tam kan sayımı, periferik yayma (kan
hücrelerinin mikroskopta bakılması), hemoglobin elektroforezi gibi
çok basit ve kolay kan testler ile konulabildiğini ifade eden
Altınkaynak, "Anne ve babadaki genlerin hastalıklı olup olmamasına
bağlı olarak bireyler sadece taşıyıcı olabildikleri gibi, hafif
veya ağır hastalığa sahip olabilirler. Her yeni talasemi hastası,
taşıyıcı anne ve babadan doğmaktadır. Bu nedenle hastalığın
oluşmasını engellemek için hastalığın sık görüldüğü bölgelerde,
evlenecek olan çiftlerin talasemi taşıyıcılığı açısından
taranmaları önemlidir" diye konuştu.
Eşlerin ikisinin de taşıyıcı olması durumunda eşlere danışmanlık
verilmesinin önemine dikkat çeken Beytullah Altınkaynak, "Genetik
tanı merkezlerine yönlendirilmeli ve gebelik öncesinde gerekli
tetkikler tamamlanmalıdır. İki taşıyıcının evliliği söz konusu ise
çiftler mutlaka her gebeliğin ilk 2 ayında doktora başvurmalı ve
gerekli tetkikleri yaptırmalıdırlar. Anne karnında tanı: koryonik
villus biyopsisi, amniosentez ve kordosentez ile yapılabilir.
Talasemi majörlü (ağır hastalık) hastalarda sık kan transfüzyonuna
bağlı demir birikimi olur. Demir kalp, karaciğer ve hormon
salgılayan organlarda (endokrin organlar) birikebilir. Bu sorunlar
demir bağlayıcı ilaçların (şelatörlerin) düzenli kullanılması ile
önlenebilir. Ayrıca günümüzde çok çok nadir de olsa aldıkları kan
transfüzyonlarına bağlı olarak bu hastalarda hepatit B, hepatit C
gibi bulaşıcı enfeksiyonlar gelişebilir" ifadelerini kullandı.
Akdeniz anemisinin tamamen önlenemediğini ancak genetik
danışmanlık, prenatal testler, yeni doğan taraması ile akraba
evliliklerinden kaçınmak gibi önleyici önlemler alınabildiğini
söyleyen Altınkaynak, "Hastalığın görülme sıklığı azaltılabilir ve
hastalığın ciddiyeti, semptomları ve yaşa uygun bir tedavi seçeneği
ile gelişebilecek komplikasyonlar geciktirilebilir veya
engellenebilir" dedi.
Kaynak: İHA