Gebze’deki liseliler öğretmenleri için alanlara çıktı
Gebze’de bulunan değişik liselerdeki öğrencileri yürüyüş ve basın açıklaması yaparak, “burada liseliler olarak, okullarımızdan çıkıp Gebze Meydanı’nda toplandık çünkü eğitimdeki en büyük ve en sinsi saldırıyı protesto ediyoruz” dediler
Gebze Tarihi Eskiçarşı Çeşme önünde bir araya gelen lise
öğrencileri buradan sloganlar eşliğinde Gebze Kent Meydanı’na kadar
yürüyüş yaptılar. Gebze Kent Meydanı’na gelen liseler adına yapılan
basın açıklamasında, “Bugün burada liseliler olarak, okullarımızdan
çıkıp Gebze Meydanı’nda toplandık çünkü eğitimdeki en büyük ve en
sinsi saldırıyı protesto ediyoruz: nedir peki bu saldır? bu saldırı
Proje okullarındaki öğretmen kıyımı ve bu kıyımın ardında yatan
adaletsizliktir! Son dönemde, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
gerçekleştirilen, adı ‘Proje Okulları’ olan uygulama, eğitimdeki
liyakatı ve adaleti çiğnemekle kalmadı, aynı zamanda öğretmenleri
yerinden edebilmek için en acımasız yöntemleri kullandı. Bütün
bunlar, sadece birkaç siyasi çıkar grubunun eğitim sistemini ele
geçirmesi, kendi yandaşlarını bu okullara doldurması amacıyla
yapıldı. Proje okulları, eğitim sistemini iyileştirmekten çok,
iktidar güdümlü kadrolaşma projesine dönüştü.
“Öğrencilerin de haklarını gasp etmektir!”
Proje okullarındaki öğretmen atamaları tamamen keyfidir ve
liyakatın tek bir anlamı bile yoktur. Öğretmenler, yıllarca bu
okullarda görev yapıp büyük özverilerle eğitimi ne kadar ileriye
taşıdıkları hiç dikkate alınmadan, birer norm fazlası olarak
işlerinden edilmiştir. Hem de sırf siyasi tercihleri nedeniyle! Bu
öğretmenler, kendi okullarında görevlerine devam etmek yerine,
birer sürgün gibi başka okullara gönderilmekte, ailelerinden
koparılmaktadırlar. Bu, yalnızca öğretmenlerin değil, öğrencilerin
de haklarını gasp etmektir! Öğretmenlerin, yerlerinden edilmesinin
arkasındaki gerekçe, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dayandırılan
‘ilçe grubu’ uygulamasıdır. Bu uygulama, tamamen siyasi kaygılarla,
eğitim camiasının özlük haklarını görmezden gelerek, öğretmenleri
birer piyona dönüştürmek amacıyla yapılmaktadır. Bu tür bir
uygulama, öğretmenlerin kişisel haklarını hiçe sayarak, onları köle
gibi sürükleyip, ekonomik ve sosyal açıdan büyük bir sıkıntıya
sokmaktadır.
“Sosyal haklarını göz ardı etmekte”
Milli Eğitim Bakanlığı, bu atamaları yaparken öğretmenlerin
yalnızca birer iş gücü olduğunu zannetmekte, öğretmenlerin insani
ve sosyal haklarını göz ardı etmektedir. Ancak, öğretmenin yalnızca
iş gücü değil, bir birey, bir eş, bir anne veya bir baba olduğunu
unutmamalıdır. İlçe grupları oluşturulup, öğretmenler birer norm
fazlası olarak sürgün edilmek istendiğinde, bu sadece onların
kariyerlerine zarar vermekle kalmıyor, aile bütünlüklerini de
parçalamaktadır. MEB’in bu acımasız uygulamaları, öğretmenleri,
ailelerini ve dolayısıyla toplumu yok sayan bir zihniyetin
ürünüdür. Bütün bunlar, eğitimdeki eşitsizliğin ve adaletsizliğin
ne kadar derinleştiğini gösteriyor. Bu uygulamalar, sadece
öğretmenleri değil, hepimizi, tüm öğrencileri ve aileleri
etkiliyor. Çünkü öğretmenlerin iyi şartlarda çalıştığı, mutlu
olduğu bir eğitim ortamı, biz öğrencilerin en doğal hakkıdır. Ancak
ne yazık ki, eğitimdeki bu çarpık sistem, nitelikli eğitimi yok
etmekte ve gençliğe hak ettiği fırsatları sunmaktan
uzaklaşmaktadır.
“Biz öğrencilerin de görevidir”
Burada, tüm bu haksızlıklara karşı bir duruş sergiliyoruz. Eğitimde
liyakatı savunuyor, öğretmenlerin adaletli bir şekilde görevlerine
devam etmelerini talep ediyoruz. Öğrencilerin hakkı olan kaliteli
eğitim için, öğretmenlerin doğru bir şekilde yerleştirilmeleri
gerektiğini savunuyoruz. Proje okulları, kimseye siyasi veya dini
çıkar sağlamak için kullanılmamalıdır. Eğitim, toplumu
geliştirecek, herkese eşit fırsatlar sunacak bir alan olmalıdır; ne
yazık ki bugün bu haklar gasp edilmektedir. Eğitimdeki bu haksız ve
yıkıcı sürece karşı durmak sadece öğretmenlerin değil, biz
öğrencilerin de görevidir. Çünkü bizler, sorgulayan, özgür
düşüncelerini ifade edebilen, toplumsal sorumluluk taşıyan bireyler
olarak yetişmek istiyoruz. Bizim için eğitim, bir öğretmenin ders
anlatması değil, düşüncelerimizi özgürce ifade edebilmemiz için bir
araçtır. Bu yüzden, Proje Okulları’ndaki öğretmen kıyımına ve
eğitimdeki her türlü adaletsizliğe karşı çıkıyoruz! Milli Eğitim
Bakanlığı, eğitimdeki bu çürümeyi, bu adaletsizliği ortadan
kaldırmak zorundadır.
“Eğitimdeki adaletsizlik son bulsun!”
Proje okullarına öğretmen atamaları, öğretmenlik meslek kanununa
dayanarak değil, yalnızca siyasi çıkarlar doğrultusunda
yapılmaktadır. MEB, eğitimin geleceğini karartmak yerine, liyakat
ilkesine dayalı, adaletli bir öğretmen yerleştirme sistemini
uygulamak zorundadır. Bugün burada toplanmamızın amacı, sadece
öğretmenlerin hakkını savunmak değil, hepimizin hakkını
savunmaktır. Çünkü eğitimdeki bu haksız uygulamalar, toplumu bir
bütün olarak etkileyen, bize karşı bir saldırıdır. Bu saldırıya
karşı duruyor, geleceğimizi savunuyoruz! Bizler, özgür, sorgulayan,
mutlu ve nitelikli bir eğitim almak hakkına sahibiz. Eğitimdeki
kıyım, eğitimdeki adaletsizlik ve liyakatsizlik son bulmalıdır.
Eğitimdeki bu haksız uygulamaları durdurmak için her türlü yasal
zeminde mücadelemizi vereceğiz. Eğitimde liyakat ve adaletin egemen
olacağı bir sistem için sesimizi yükselteceğiz. Bugün burada hep
birlikte haykırıyoruz: Eğitimdeki adaletsizlik son bulsun!
Öğretmenler görevlerine geri dönsün! Öğrenciler kaliteli eğitim
alsın!” dedi.